Page 30 - Gülden Bülbüllere 5 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 30
Tasavvuf Sohbetleri 5 25
Bu da bir kelâm-ı kibârdır. Cehennemde odun, kömür yanmıyor.
Sen burada kazanmış olduğun vebalini oraya ateş olaraktan götürü-
yorsun. Yani hayvanî sıfatını oraya değişmeden götürüyorsun.
Bu hayvanî sıfatın nerden meydana geliyor? Yapmış olduğun
günahlarından dolayı sende hayvanî sıfat var, kurtaramıyorsun.
Amenna, insan terk-i dünya olmazsa ehl-i ahiret olamaz. Fakat;
Bu berzah âlemin geç gör neler var
Eriş nûra ki sende kalmaya nâr
Yani sen dünyayı terk et, bir anlamı budur, ahireti kazan.
Eriş nura ki sende kalmaya nâr
Ama asıl anlamı da bu değil. Bak,
Olursun âlemi ruhtan haberdar
Öyleyse âlem-i ruhtan haberdar olmak için noksan sıfattan kur-
tarmak lazım.
İnsanlarda ruh var, ceset var. Eğer bir insan bu cesedi, yani ana-
sır-ı zıddiyeti değişmezse, görünürde değişmiyor, içindekini gös-
termez.
Şimdi misal bak, şu duvar var değil mi? Duvarın cesedi var.
Ama arkasını göstermiyor, önüne geleni de arkasını da göstermi-
yor. Bu duvar cam olsa öbür tarafını gösterir.
Yunus (A.S) balığın karnında “La ilahe illa ente sübhaneke inni
14
küntü minezzalimin ” zikrine devam etti. Bu zikirle 40 gün sonun-
da o balığın dağ gibi kara gövdesi cam, billur oldu. Deryayı sey-
retmeye başladı.
Bizim de işte zikrullahın bu kara cesedimizi değiştirmesiyle bil-
lur, cam oluyor. O zaman ruh, cesetle ünsiyet ediyor. Buna
ma’nevî bülûğ deniliyor, ma’nevî evlilik deniliyor, ma’nevî baliğ
olmak deniliyor. Bunun hakkında Şeyh-i Şirazi şöyle buyurmuş:
Dediler niçin evlenmedin sen
Dedim ki henüz baliğ olmadım ben
14 Enbiya, 21/87.