Page 26 - Gülden Bülbüllere 5 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 26
Tasavvuf Sohbetleri 5 21
yor. Ebrar işte çeşitli çeşitli ibadetler yapıyor da mukarreb yapmı-
yor. Bunlar değil.
Ebrar ibadetini bir sevap karşılığı yapar. Mukarrebin ise onun
sevabından kaçar.
Bir de şöyle buyuruyorlar. Bu tasavvufi kelâmlar zahire çok ters
düşer. Anlayışa ters düşer aslında. Bir tasavvuf erbabı da şöyle
buyuruyor: “Sevabıma estağfurullah, günah benim amelimdir.”
diyor.
Şimdi buradan anlaşılıyor ki bu adam hiç sevap işlememiş, da-
ima günah işlemiş. Hayır, bunun anlamı bu değil. Estağfurullah
diyor, ben amellerimi sevap için işlemedim. Günahlarımdan da
kurtulamadım, günahımdan da kurtulamıyorum.
Onun için Allah’a şükür, elhamdülillah nimetimiz büyüktür.
Bunun kıymetini bilelim ki daha büyüğünü Cenâb-ı Hakk ihsan
etsin, daha büyüğünü elde edelim. Çünkü Allah’ımızın emri öyle:
12
“Ben kuluma bir nimet veririm kıymetini bilirse arttırırım , bil-
mezse elinden alırım.”
Cenâb-ı Hakk bize nimet olarak ne halk etmiş? İslâm olarak bi-
zi halk etmiş. Evvel bu, İslâm olmamızdır.
Fakat İslâm olmakla beraber bir de Mürşit gerekir insana Mür-
şit; Mürşitsiz olmaz. Bak:
Mürşit gerektir bildire Hakk’ı sana hakke’l-yakîn
Mürşidi olmayanların bildikleri güman imiş
Anlaşıldı mı efendim? Şimdi Mürşit Kur’ân’dır, rehber işte
Hazreti Resulullah’tır diyenler, bunlar çok aldanıyorlar. O kadar
aldanıyorlar ki bütün evliyayı, bütün tarikatı inkâr ediyorlar. Pey-
gamber Efendimiz’in velayetini inkâr ediyorlar.
Onun için bak Cenâb-ı Hakk bize ayriyeten bir de tarikat nasip
etmiştir. Tarikat Allah’a giden bir yoldur. O yolu bilen de Mür-
şit’tir. Mürşitsiz o yol bilinmiyor. Mürşitsiz o yola gidilmiyor.
12 İbrahim, 14/7.