Page 48 - Gülden Bülbüllere 5 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 48

Tasavvuf Sohbetleri 5                                    43

            Bunu  biz  nereden  anlayacağız?  Ancak  şuradan  anlarız;  bizim
          bir  önderimiz,  delilimiz,  Mürşidimiz  var,  ona  Allah  bildiriyor.
          Onun  kalbine  zuhurat,  ilhami  olarak  Cenâb-ı  Hakk  doğduruyor,
          bildiriyor.
            Öyleyse bid’at-ı hasene mi, bid’at-ı seyyie mi, hangisi olduğunu
          o biliyor, seçiyor. Onun işlediğini işleyeceğiz, işlemediğini işleme-
          yeceğiz. Zaten kelâmda da böyle:
                 Hazreti şeyhimden giymişim tacı
                 Ved duha yüzüdür, vel leyli saçı
                 Giymek isteyenler fırka-i tacı
                 Ziyaret eylesinler pîrlerimizi
            Veyahut da:
                 Olmak isteyenler fırka-i nâci
                 Ziyaret eylesinler pîrlerimizi
            Bakın “Hazreti  şeyhimden  giymişim tacı”  Bu  taç zikir tacıdır.
          Yoksa  zahirde  başına  bir  taç  koyulmuyor.  Şimdiye  kadar  hiçbir
          tarikatın mensubunun başına bu taç koyulmamış, örtülmemiş.
            Ama bir taç var, o görünmüyor, bu nedir? Zikir tacı. Her kim ki
          bir  meşayihe  inanmış,  ondan  zikir  almış  ve  ondan  feyiz  alıyor;
          feyiz demek meşayih vasıtasıyla Allah’ı seviyor, Allah’ı unutmu-
          yor, Allah’ı zikrediyor, işte bu zikir tacıdır.
                 Hazreti şeyhimden giymişim tacı
                 Ved duha yüzüdür, vel leyli saçı
                 Olmak isteyenler fırka-i nâci

                 Ziyaret eylesinler pîrlerimizi
            Demek ki kelâm-ı kibârda da,
                 Bırak bu masiva ile hevayı
            Masiva dünya sevgisidir. Dünyayı seven bir kimse daima nef-
          sanî  arzularının  peşinden  koşar.  Nefsanî  arzular  boştur,  havadır,
          aldatıcıdır, onu diyor.
                 Bırak bu masiva ile hevayı
   43   44   45   46   47   48   49   50   51   52   53