Page 57 - Gülden Bülbüllere 5 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 57
52 Gülden Bülbüllere
Bular rûh-u musaffadır ki “cem’ül-cem”e varmışlar
Cemi’den farka gelmişler vekil-i Mustafâ’dır pîr
Başka bir kelâm vardır:
Künh-i Zat’ı kimse bilmez bu yola etme heves
Lâl olur dil bu arada bil ki katl olur nefes
Sen mukayyed Zât-ı Mutlaktan sakın eyleme bahs
Fark’ı Cem’i anlamaktır bu muammâdan garaz
Diyor ki Allah’ın zatından bahis olmaz.
Künh-i Zat’ı kimse bilmez bu yola etme heves
Peygamber Efendimiz Miraç yaptı, bak buyuruyor ki: “Ben bu
kadar yükseldiğime rağmen Rabbim’in marifetini bilemedim.”
Yani Cenâb-ı Hakk’ın zatının büyüklüğünden bahis yoktur. Hâlbu-
ki Peygamber Efendimiz’in ilmi bütün mükevvenatın ilminin ma-
fevkidir. Bütün mükevvenatın ilmi, melekler de dâhil Peygamber
Efendimiz’in ilminin yanında yok oluyor, zerre kalıyor. Bir derya-
da, bir katre gibi kalıyor.
İnsanlar, Cenâb-ı Hakk’ın sıfatlarından ef’alinden, kudretlerin-
den, azametinden, hikmetlerinden bilebildiği yere kadar bahsedi-
yorlar ama Allah’ın zatından bahis yoktur.
Künh-i Zat’ı kimse bilmez bu yola etme heves
Lal olur dil bu arada bil ki katl olur nefes
Diller lâl olur, nefesler tükenir. Allah’ın ne kadar büyük oldu-
ğundan bahis olmaz.
Sen mukayyed Zât-ı Mutlaktan sakın eyleme bahs
Fark’ı Cem’i anlamaktır bu muammâdan garaz
İşte ancak insanlar, “cem’ül cem” Allah’a vasıl olunca deryaya
düşmüş, deryada yok olmuş bir cisim olur. Derya da yuttu, artık
deryada yok oldu. Deryada olan bir cisim deryadan çıkınca yine
cismi görünüyor, bir varlığı meydana çıkıyor. Deryaya atıldı mı
varlığı yok oluyor. Deryadan çıkınca yine bir varlığı meydanda
oluyor.