Page 148 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 148

Altın Silsile                                           131

          yi mekân, gaybi rical makamına ulaşıyor ki bunlar büyük makam-
          lardır. İşte bak! Kutbul evliya, “ve ila ruhu kutbul evliya ve burhanı
          asfiya…”  elkabı okunuyor.  Kutup demek, baş  demek,  yani  bütün
          evliyaların başı, kutbul evliya, ulemanın başıdır.
            İşte bizim bu teveccühümüz onun ameli, hatmemiz onun ameli,
          zikrimizde  onun  yenilemesi  var.  Hızır  Aleyhisselam’dan  almış
          olduğu zikir; nasıl ki Peygamber Efendimiz, Sıddık Ekber Efendi-
          miz’e Sevr dağında, mağarada vermiş olduğu zikir, hafî zikir tekrar
          orada bir tazeleniyor, yenileniyor. Bir daha Abdulhalik Gücdüvani
          Hazretleri’nde  tazeleniyor.  Ondan  sonra  Nakşibendi  Efendimiz’le
          ikinci bir yenileme oluyor. Ondan sonra bu böyle, bizim hafî zik-
          rimiz böyle devam ediyor. Bu zamanımıza kadar da gelmiştir.
            İşte  bizim  zikrimiz  hafî’dir.  Cenabı  Hak  “Beni  gönlünüzden,
          kalbinizden  zikredin”  buyuruyor.  Bunun  hakkında  çok  ayetler,
          hadisler var. Evet, işte bizim amelimiz bu teveccüh, hatme, sohbet
          bunlar,  büyük  zât  Abdulhalik  Gücdüvani  Hazretleri’nin  amelidir.
          Abdulhalik  Gücdüvani  Hazretleri  de  üveysi,  maneviyattan  yetiş-
          miş, ledünni ilmini Hızır Aleyhisselam’dan okumuştur.
            O  üveysi  ama  bizim  tarikatımızda  üveysiler  azdır.  Peygamber
          Efendimiz’den  alıp  ta  ki  bizim  zamanımıza  kadar,  şeyh  Efendi-
          miz’e kadar ne kadar meşayih, Evliyaullah sayılmış olsa bunların
          içerisinde yedi veya sekiz tane üveysi vardır.
            Ama bunlar üveysi olduğu halde şeriatsız tarikat olmaz, tarikat-
          sız  şeriat  olmaz.  Bunlar  üveysiler,  maneviyattan  yetişiyorlar  ama
          zâhirde yine gidip bir meşayihten izin alıyorlar, icazet alıyorlar. Ve
          maneviyatın  emriyle  mesela,  diyelim  ki  bir  maneviyattan  üveysi
          olan bir kimse bâtından bir zikir almış. Geçmiş bir ervah ona zikri-
          ni veriyor hâlbuki zâhirde birbirlerini görmemişler. (GBT)
          …
            Bu  (tarikatımızın)  isimleri  Sıddık  Ekber  Efendimiz’den  başlı-
          yor,  Sıddıkî  deniliyor.  Ondan  sonra  Bayezid-i  Bistami  Hazretle-
          ri’ne gelince Tayfurî ismi koyuluyor.
            Ondan  sonra  Abdulhalik Gücdüvani  Hazretleri’ne  gelince  Ha-
          vace  ismi  geçiyor.  Havace  ismi  Hızır  aleyhisselamdan  geliyor.
   143   144   145   146   147   148   149   150   151   152   153