Page 152 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 152

Altın Silsile                                           135

          bir vasıta lazım. Allah’a giden vasıtalar: ilim, amel; şeriat, tarikat,
          hakikat, mârifet.
            Şeriat, satırdaki ilim. Tarikat, kalpteki olan ilim. Kalpteki ilim
          Allah  sevgisi  ile  Allah  aşkı  ile  elde  edilir.  Medreseden,  hocadan
          elde edilmez bu. Herhangi bir sanatkâr ister ki çırağını kendisinden
          fazla usta etsin. Ki o da ondan iftihar duysun. Hocalar da isterler ki
          talebeleri  ilerlesin.  Ama  hepsine  değil,  hangisi  ilerleyecekse  ona
          önem veriyorlar. Zeki olana, kavrayacak olana önem veriyorlar.

            Abdulhalik Gücdüvani Hazretleri’ne de hocası çok önem veri-
          yormuş. Onu âlim çıkarsın da kimmiş bunun ustası desinler.
            “Meth-i nakış, nakkâşa yakışır.”
            Yani ne demek olur? Bir nakış gördünse, beğendinse, o nakışı
          methetme. O nakışı işleyeni methet. Nakışta ne var ki? Nakış ol-
          mamış  ki.  Onu  bir  işleyen  olmuş.  Öyleyse  maharet  işleyendedir.
          İşleyen methedilecek.
            Abdulhalik Gücdüvani Hazretleri nasıl ki bir paketini taşıması
          ile Evliyâ-yı Kebîr’i kendisine cezbetti, ona Allah sevgisini hisset-
          tirdi.  Meşayih  sevgisi,  Resulullah  sevgisi,  Allah  sevgisi  üçü  de
          aynıdır.  Onu  kendine  bend  edince  ona  satır  ilmini  daha  okutmaz
          olmuş. “Kitabı açıyorum, yazıları okuyamıyorum.” demiş. Hocası
          bile  onu  zor  anladı.  Hocası  âlim  olduğu  hâlde  onun  günahını  bu
          ilmi öğrenen bildi. (GB2)

          ...
               Abdulhalik  Gücdüvani  Hazretleri’nin  Evliyâ-yı  Kebîr  isminde
          bir müridine vasiyetnâmesi var. Ama o vasiyet hepimizedir. Çünkü
          bu tarikatın kurucusu Abdulhalik Gücdüvani Hazretleri bizim hat-
          memizin,  teveccühümüzün  sahibi  odur.  O  icat  etmiştir.  Bu  vasi-
          yetnâme nedir?
          Evvela diyor ki:
          “Şöhret kazanma! Şöhrette afat vardır.”
            Onun için bizim büyüklerimiz tarihlere geçmemişlerdir. Şöhret-
          te afat vardır. (GB3)
          ...
   147   148   149   150   151   152   153   154   155   156   157