Page 207 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 207

Gülden Bülbüllere

          Orada  bir  tembellik  var.  Allah  tembelleri  sevmez.  Meşayih  de
          sevmez.
            Yani  “ölene  kadar  kanın  akaydı.  Suyu  bağlayaydın  senin  için
          hayırlı olurdu.” Öyle söyleyince bunda bir hastalık meydana gel-
          miş. Hasta olunca gitmiş evine, öyle bir kötü hasta olmuş ki ailesi
          çocukları bile istemiyor. O zaman demişler ki:

            —Git Muhammed Parisa Hazretleri’ne o seni Nakşibendi Efen-
          dimiz’den dilesin.
            Onu çok seviyormuş. Fakat hastalanan mürid başkasına gitmiş.
          Gittiği kimse de demiş ki:
            —Bu bizim işimiz değil. Biz bu işe şefaatçi olamayız. Muham-
          med Parisa Hazretleri’ne git.
          Gitmemiş, gelmiş. Yollayan kimse dayısı imiş. Gelince:
            —Ne yaptın? diye sormuş.
            —Filan kimseye gittim. O da Muhammed  Parisa’ya gönderdi.
          Demiş.
               Orada  da  bir  ihmallik  yapmış,  tembellik  etmiş.  Gitseymiş
          bağışlatacakmış.  Çünkü  ihvanın  içerisinde  Nakşibendi  Efendi-
          miz’in  Muhammed  Parisa’dan  fazla  sevdiği  kimse  yokmuş.  Onu
          kırmazmış.  Ona  da  gitmemiş.  Gitmeyince  o  hastalık  onda  çoğal-
          mış. Nihâyet o hastalıkla ölmüş. Onun için kelâm-ı kibarda:

                 Kıyamazsan başa cana
                 Irak dur girme meydana
                 Bu meydanda nice başlar
                 Kesilir hiç soran olmaz

            Allah yolunda canın başın kıymeti olmaz. Candan baştan geçe-
          miyorsan girme buraya. (GB3)
          ...

               Zâhirde bizim annemiz, babamız vardır.
          Tarikatta, maneviyatta bizim esas babamız meşayihimizdir.
   202   203   204   205   206   207   208   209   210   211   212