Page 38 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 38
Altın Silsile 21
Peygamber olmadığı gibi bu taç, bu hırka, bu hilafet kimdedir?
Varisi olan velilerindedir. Kıyamete kadar devam eder. (GB5)
...
Şeriat-ı Muhammediye, tarikat-ı Muhammediye var. Şeriat
zâhiri, tarikat da bâtını; şeriat nübüvveti, tarikat da velayetidir.
Peygamber Efendimiz’in velayeti de vardır.
Hani bazı tasavvuf kelamları var; anlaşılmıyor da anlaşılmadığı
için ona karşı çıkıyorlar. Mesela bir tasavvuf kelamı var, tasavvuf
kitabında yazar: “Velayet, nübüvvetten büyüktür.” demişler. Ama
bu Peygamberlerin velayeti, Peygamberlerin nübüvvetinden büyük
demektir, velilerinki değil. Ama veliler de velayet sahibidir, Pey-
gamberler de velayet sahibidir.
Peygamber Efendimiz’in velayeti vardı, nübüvveti vardı. Nü-
büvveti aşikâr oldu; Cebrail’in Kur’an getirmesi, Miraç yapması,
mucizeleri… Değil mi? Bunlar nübüvvetinin delilleridir. Bunlar
şüphesiz delillerdir.
Mesela ayet var, şüphesiz delildir; hadis var, bu şüpheli delil
oluyor. Ama bu hadisler de ikiye ayrılıyor: hadis-i kutsî, hadis-i
şerif. Hadis-i kutsi de şüpheli olmaz. Niçin hadis-i kutsî hadis-i
şerif ayrılmış? Niye burada ayırmışlar? Bak, ulemanın burada bize
izahı, buyurması ki: Hadis-i kutsînin lafzı Peygamber Efendi-
miz’indir; manası Cenabı Hakk’ın, Hazreti Allah’ındır.
Hadis-i şerifleri ise Peygamber Efendimiz kendi iradesiyle,
kendi varlığı ile konuşmuş. Ama kutsî hadisleri söylediği zaman
Peygamber Efendimiz yok, yine Hazreti Allah onun dilinden ko-
nuşmuş, onun ağzından konuşmuş.
Bu olur mu? Niye olmasın. Cenabı Hak kutsî hadisinde buyuru-
19
yor ki: “Veli kulumun konuşan dili benim dilim. ” Evvela! Bak, bir
de buyuruyor ki: “Biz velilerimizi yeşil kubbemizin altında gizledik,
20
onları bizden başka kimse bilmez. ”(GBT)
19 Buhari, Rikak 38
20 Eşrefoğlu Rumi Müzekkin Nufüs S.309