Page 34 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 34
Altın Silsile 17
mış ki, Cenabı Hakk’ın esma nurunu, sıfat nurunu, zat nurunu taşı-
yormuş. Evliyalar, bütün evliyalar Cenabı Hakk’ın esma nurunu da
sıfat nurunu da zat nurunu da taşırlar.
Veysel Karani Hazretleri Peygamber Efendimiz’in vefatından
sonra Medine’ye geliyor. Mübarek Ravza’sını ziyaret ediyor. Mü-
barek cesedini ziyaret etmek nasip olmuyor, olamıyor. Kabrini
ziyarete geliyor.
Kabrini ziyaretinden sonra ashaptan soruyor:
—Hazreti Resulullah’ı nasıl gördünüz?
Böyle ileri gelen sahabelere teker teker soruyor. Sahabelerin
kutsallarına, Peygamber Efendimiz’e çok yakın olanlara, mahremi
olanlara soruyor.
—Hazreti Resulullah’ı nasıl gördünüz?
Onlar hep nübüvvetinden, mucizesinden, işte ahlâkından, müba-
rek hareketlerinden, boyundan, güzelliğinden konuşuyor, zahirin-
den bahsediyorlar.
Hepsine diyor ki:
—Görememişsiniz, siz Hazreti Resulullah’ı görememişsiniz,
görememişsiniz, görememişsiniz.
Hazreti Ali Efendimiz’e de soruyor. Hazreti Ali Efendimiz şöy-
le ifade ediyor:
—Mekke fethedildi. Hazreti Resulullah Mekke’ye girdi. Emret-
ti, Kâbe’ye gittik. Kâbe’deki putları emretti, dışarı atıldı, temizlen-
di. Kâbe’nin, Beytullah’ın duvarında resimler vardı. Onları da em-
retti, giderdik. Bir resim yukarıda kaldı, el kavuşmuyor. Hazreti
Resulullah emretti ki:
—Ya Ali, bas omzuma da şu resmi oradan gider.
Ben dedim ki:
—Ya Resulullah, sen benim omzuma bas.
Buyurdu ki:
—Ya Ali, bizde nübüvvet vardır, sen bizi taşıyamazsın. Sen be-
nim omzuma bas da şu resmi gider.