Page 33 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 33
Gülden Bülbüllere
Annesinden izin aldı.
—Git oğlum, dedi.
—Evinde bulursan ziyaret et. Evinde bulamazsan dön gel dur-
ma, başka yere de gitme.
Şimdi, İslâmiyet yeni yayılıyor, Peygamber Efendimiz seferlere
gidiyor, savaşlara gidiyor, tebliğe çıkıyor. Bu düşünceyle yani
“evde yoksa peşine düşme, gitme, dön gel” dedi.
Veysel Karani Hazretleri Peygamber Efendimiz’in haneyi şeri-
fine geliyor. O zaman evde Aişe Sıddık validemiz var. Kapıyı çalı-
yor ve Hazreti Aişe çıkıyor.
—Ben Resulullah’ı ziyarete geldim.
—Mescitte ashabına sohbet ediyor, diyor.
—Benim durmaya ve burayı beklemeye iznim yok. Bana mes-
cide gitmeye de izin yok. Selâmımı söyle, beni ümmetliğe kabul
etsin, diyor ve gidiyor.
Peygamber Efendimiz mescitten ayrılıyor, evine geliyor. Veysel
Karani Hazretleri’nin nurunu kapıda görüyor. Aişe validemize
soruyor,
—Kim geldi?
—Bir Arabî geldi.
—Ne Arabîsi? O, ümmetimin en hayırlısı, en büyüğü, diyor.
—Sen gördün mü onu?
—Gördüm, diyor.
Peygamber Efendimiz oradan tekrar ashabına dönüyor;
—Ey ashabım, Veys’i gören gözleri gördüm. Gelin gözlerimi
ziyaret edin.
Aişe Validemiz görmüş ya “Veys’i gören gözleri gördüm.”
Onun hakkında Peygamber Efendimiz “Nefes-i Rahman, gıbal-ı
Yemen” buyurmuş. Ne demek? “Allah’ın nefesini ben Yemen’den
alıyorum.”
Hâşâ, Cenabı Hak her yerdedir, (mekândan) münezzehtir. Ama
Veysel Karani Hazretleri o kadar bir büyüklük, makbullük kazan-