Page 210 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 210

Aşk ve Mahviyet                                                     205
          atsaydı,  mağlubiyet  görmeseydiler.  Uhud  Muharebesi'nde  mağlup
          oldular, Huneyn Gazası’nda mağlup oldular.
          İşte demek ki velîler olsun, nebiler olsun, onların her  zamanları bir
          değil. Zaten Peygamber Efendimiz ne buyuruyor hadisinde? “Bizim
          öyle zamanımız oluyor ki arş, kürs, levh, kalem bizim yanımızda bir
          zerre  kalıyor,  onları  hep  seyrediyorum.  Öyle  zamanım  da  oluyor  ki
          yanımdaki Ayşe’yi bile göremiyorum, bilemiyorum.”
          Şimdi demek ki Veysel Karani Hazretleri’ni ayılttılar. Fakat onun ân'ı
          vardı, geçti o. Hani onda bir sıfat tecelli etmişti, sonra o sıfat ondan
          geçti.
          Bu gibi şeylerin tecelli anında, Cenabı Hakk’ın sıfat-ı subutiyyesi onda
          tecelli ediyor, o sıfatta istiyorlar ve o sıfatta Allah halk ediyor.
          Ebu Bekir-i Sıddık Hazretleri de bir ölmüşü diledi. Cenabı Hak  bir
          ölü kimseyi diriltti getirdi. Ama Cenabı Hak hadisi kutside buyuruyor
          ki:  “Eğer  o  Sıddık  kulum,  sadece  onu  diledi.  O  muharebede  bütün
          ölenleri isteseydi, bütün hepsini diriltecektim.”
          Şimdi burada Veysel Karani Hazretleri’ne Hazret-i Ömer Radiyallahu
          Anh Hazretleri diyor ki,
          — Ya Üveys, bize nasihat et.
          Bir hakikati onda gördüler, Peygamber Efendimiz’in emri, hırkayı ona
          verdiler, hırkanın karşılığında onlara bir müjde de verdi.
          —Ya Ömer! Sen bir şeyler biliyor musun?
          —Biliyorum, diyor.
          Nasıl  bilmiyorum  desin  ki?  Peygamber  Efendimiz’in  dört  büyük
          sahabesinden birisi. Hulefâ-i Raşidin'den, sonra aşere-i mübeşşereden.
          Veysel Karani Hazretleri diyor ki,
          —Sen o bildiklerini hep unut, Allah'ı bil, sana yeter.
          Sonra Hazret-i Ömer diyor ki,
          —Ya Üveys! Yine bize nasihat et.
          —Seni halk, bilirler mi?
          —Bilirler.
          —O halka hep kendini unuttur, Allah seni bilsin yeter.
          —Ya Üveys! Yine nasihat et, diyor.
   205   206   207   208   209   210   211   212   213   214   215