Page 211 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 211

Gülden Bülbüllere                                                   206
          Veysel Karani Hazretleri diyor ki,
          — Yok, tamam bu iki nasihat yeter.
          Demek ki burada işte tasavvufun gayesi nedir?
          Tarikatın gayesi nedir?
          Tarikatın gayesi mahviyettir.
          Mahviyete kim düşüyor?
          Mahviyete düşen, “Nefsini bilen” mahviyete düşüyor.
          Nefsini kim biliyor?
          Nefisini de işte bütün, değil insanlardan, hayvanlardan da aşağı kim
          görüyorsa, biliyorsa, nefsini o biliyor.
          İşte  onun  için  Beyazıt-ı  Bistamî  Hazretleri,  Şeyh  Şıbli  Hazretleri
          büyük bir cemaate sohbet yaparken sohbetlerine gitmiş. Girmiş içeri,
          oturmuyor;  ayakta,  hürmet  ediyor.  Fakat  henüz  ayaktayken  otur
          demeden mübarek öyle celâlleniyor cemaatin huzurunda, diyor,
          —Yahu sizin methettiğiniz bu hınzır mı?
          Haşa  Estağfurullah!  Şanına  layık  olmayaraktan  öyle  diyor,  bağırıyor.
          Fakat  bu  kelamı  Beyazıt-ı  Bistami  Hazretleri  reddetmiyor,
          kabulleşiyor. Diyor,
          —Benim nefsim demek ki hınzır sıfatından daha tebdil olmamış.
          Üç  gün  ağlıyor,  yemiyor,  içmiyor.  O  ağlamada,  bakın  irşat  bu  işte,
          terakki ediyor. Çok terakki ediyor.
          Fakat  o,  bu  kelamı  kabulleşiyor,  kabulleşmese  zaten  irşat
          olamayacaktı,  nefsini  bilemeyecekti.  Nefsini  bilmiş  ki  bu  kelamı
          kabulleşmiş.
          Bu anda da ne oldu? Halka karşı onun tenkidi, onu gizledi.
          Hani, Veysel Karani Hazretleri ne buyurdu?
          —Bu halk seni biliyor mu?
          —Biliyorlar.
          —Sen halka kendini unuttur, Allah seni bilsin yeter.
          İnsan halka kendini neyle bildirir?
          Şöhretle.
          Şöhrette afet vardır.
   206   207   208   209   210   211   212   213   214   215   216