Page 207 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 207
Gülden Bülbüllere 202
Eğer nefsini herkesten aşağı gördüğünde, bir kimse de mademki
nefsini bilecek. “Men arafe nefsehu fakad arafe rabbehu.” Emr-i
fermanı “Nefsini bilen rabbısını bildi.” buyruluyor.
Kim nefsini bildi?
Nefsini eğer bütün insanlardan değil, hayvanattan da aşağı…Bakın,
dikkat edin buna! Hayvanattan da aşağı kendini, nefsini görmezse
nefsini bilmiş değildir.
Beyazıt-ı Bistami Hazretleri, mübarek silsilede Tayfur geçiyor. “Nebi,
Sıddık, Selman, Kasım estü Caferi Tayfur” Beyazıt-ı Bistami
Hazretleri genç yaşta velâyete, kemale ulaşmış yani velî olmuş
efendim. Onun kadar genç yaşta velî olan olmamış, yani velâyetin
altında olmamış. Çünkü küçük yaşta onun şebabetinde harikuladeleri
varmış.
Reşahat'ta yazar, Şeyh Şıbli Hazretleri’nin sohbetine devam
ediyormuş. Fakat Beyazıt-ı Bistami genç yaşta kendini Allah yoluna
vermiş. Ahlakıyla, ilmiyle, kemaliyle, zâhirdeki adabıyla, o kadar çok
halka sevilmiş ki o kadar meth ü sena ediliyor ve bütün hep onu
parmakla gösteriyorlar. Cemiyette bunu böyle halk içerisinde
methediyorlar. Fakat Şeyh Şıbli Hazretleri bir gün büyük bir cemaate
sohbet yaparken Beyazıt-ı Bistami Hazretleri de girmiş içeri.
Oturmuyor, hürmet ediyor, ayakta duruyor.
Eskiden tarikatın bir adabı varmış. Şimdi onu kaldırdılar. Eğer
tarikatın adap diye bir şartı tatbik edilecek olursa şimdi hiç kimse
müritlik yapamaz.
Niye böyle? Bakın,
Bizim büyüklerimizden Pîr-i Sâmi zamanında, Erzincan'ın valisi ile bir
ordu komutanı paşa, ordu karargahında oturuyormuş. Hicretten
evvel, ordu komutanıyla vali Pîr-i Sâmî Hazretleri’ni duymuşlar.
Demişler,
—Burada bir şeyh varmış, insanları irşat ediyormuş. Bakalım neyle
irşat ediyormuş?
Bunlar gitmişler ki mübarek şeyh hazretleri cemaate sohbet ediyor, bir
kişi de ayakta, elleri böyle göğsünde, düşünmüş ayakta duruyor,
oturmuyor. Bunlar gelmişler, selam vermişler. Tabii zâhir şeriat, ulu'l-
emre göre bunlar mülki amir, paşa, vali gelmiş. Pîr-i Sâmî Hazretleri