Page 283 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 283

Gülden Bülbüllere                                                   278
          Her şey birden yok olmaz. Bir insan alışmış bir şeye, nefsinde yaratılış
          hesabı hiddeti mi var, gadabı mı var, onu birden yok edemez. Onu
          azalta azalta, küçülte küçülte yok eder.
          Kini  var,  onu  da  birden  atamaz.  Azalta  azalta,  küçülte  küçülte  yok
          eder.
          Hasedi var, bu da böyle; gururu var, bu da böyle; kibiri var, bu da
          böyle.
          Bu beş şeyi azaltabilir. Haset, kibir, gurur, gadap bir de kin. Burada
          herhangi  bir  ihvanda  birbirinize  darılmışsanız  gücenmişseniz,
          sevmiyorsanız arada bu kin var, bunu kalpten çıkarın, kininizi çıkarın.
          Çünkü  zâhirde  Allah’ın  böyle  bir  emri  var.  Bir  Müslüman,  yaşlı  bir
          Müslüman  bir  genci  gördüğü  zaman  bakıyor  ki  o;  ibadeti,  sevapları
          yaşayan,  günahı  sevabı  bilen;    kendini  çekip  çevirmiş.  Günah
          işlemiyor,  sevap  işliyor;  helal  yiyor,  haram  yemiyor;  hayır  düşüncesi
          var,  şer  işlemiyor.  Böyle  birini,  İslâm’ı  yaşayan  birini  yaşlı  bir  adam
          gördüğü zaman ondan bir istimdat talep etmek gerekiyor.
          —Yâ Rabbi ben yaşlandım, sana kulluğumu tam yapamadım. Bak, bu
          genç daha günah kazanmadan sana kulluğunu yapıyor. Senin indinde
          bunun  bir  makbuliyeti  vardır.  Bunun  hürmetine,  Yâ  Rabbi  beni  de
          affet.
          Makbul olan duadır. Çünkü niye? Onda mahviyet vardır.
          Mahviyet  lazım,  yokluk  lazım.  Gurur,  kibir,  ben  biliyorum,  ben
          yaptım, ben eyledim, demek değil.
          Tarikat bilmek değil, tasavvuf bilmek değil. “Tasavvuf bitmektir.”
          Evet, bu böyledir. Fakat gençler de ne der biliyor musunuz? Bu genç
          o yaşlıyı gördüğü zaman:
          —Yâ Rabbi, bu seni daha erken tanımış, yaşlı, çok yaş yaşamış, seni
          tanımış, sana ibadet etmiş, itaat etmiş, sana yaklaşmış. İbadetle sana
          yaklaşılıyor,  yaklaşmış.  Senin  indinde  bunun  bir  makbuliyeti  vardır,
          sevilmiş insan. Yâ Rabbi beni buna bağışla.

          Bu genç şimdi ölene kadar böyle bu amelini devam ettirir. Yasakların
          zararından  kurtulmak  için,  isyandan  kurtulmak  için  “Yâ  Rabbi  beni
          buna bağışla.”
   278   279   280   281   282   283   284   285   286   287   288