Page 284 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 284
Aşk ve Mahviyet 279
Şimdi tarikat demek, tevazudur.
Bak, tabii on beş senelik, yirmi senelik ihvanlar var. Bir de yeni, genç
ihvanlar var.
Nakşibendî Efendimiz’in iki emri var: Birisi ihvan kardeşi Arif-i
Dikgirani Hazretleri ondan bir, iki gün evvel tarikata girmiş.
Nakşibendî Efendimiz çok âlim, maneviyatı çok yüksek olduğu halde
o Arif-i Dikgirani Hazretleri bir gün önce tarikata girmiş olduğu için
hürmet gösteriyor.
Çünkü bizim tarikatımız askeriyedir. Eğitimi askeriye, kıyafeti
askeriye, makamı askeriyedir. Askeriyede de bir usül var, askeriyede de
bir kıdem var. Bir gün evvel giren, bir gün sonra girenden kıdemlidir.
Evet, bu da tarikatımızda vardır.
Nakşibendî Efendimiz Arif-i Dikgirani Hazretleri’nden bir gün sonra
tarikata girmiş. Arif-i Dikgirani Hazretleri’ne o kadar saygı
gösteriyormuş ki yolda beraber giderken onun peşinden gidermiş. Bir
akarsuda abdest alıyormuş onun yukarısına geçmezmiş, aşağısına
geçermiş. O kadar saygı gösteriyormuş, bu bir.
Bir de, bir gün Nakşibendî Efendimiz makamında, tekkesinde sohbet
ederken dışarıdan bilmeyen bir tanesi öğrenmiş, gelmiş. Cemaate
bakmış bilememiş. Demiş,
—Sizin büyüğünüz burada kimdir?
O mübarek, o zaman bir günlük müridi, yani bir gün evvel akşamdan
ders alan müridi göstermiş. Demiş ki:
—Bizim büyüğümüz budur. Çünkü bu akşamdan tarikata girdi, boy
abdesti aldı, her bir günahları döküldü, daha günah işlemedi, bizim
büyüğümüz budur, demiş.
Şimdi buradaki esas şudur: Maksat mahviyete düşmek lazım.
Kişi noksanını bilmek gibi irfan olamaz
Maksat insan kendi kusurunu bilsin. Yani eski ihvanlar yeni ihvanları
şefî getirir.
—Yâ Rabbi, Yâ Hazreti Pir, Yâ Hazreti Pîrlerimiz, bu daha yeni ders
aldı, boy abdesti aldı, günahlarından silkindi, kurtuldu. Daha günah
işlemedi, beni buna bağışla. Ben mesela on beş, yirmi senelik ihvanım.