Page 40 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 40
Aşk ve Mahviyet 35
Gülden Bülbüllere 2-6
Mademki tarîkata girdiysek, ahlâkımız güzel olacak, tarîkat bu işte.
Merhametli, şefkatli olacağız, insanlara acıyacağız. Onlara iyilikte
bulunacağız. Kim olursa olsun kimseyi incitmeyeceğiz. Sadece
akrabamız, komşumuz değil, gayrimüslim de olsa, incitmek yok.
Haset, gurur, kibir yok.
Tarîkattan insan hakikate ulaşır. Hakikate ulaşmak için bunlardan,
hepsinden geçecek. Hırsından, tamahından, gadabından geçecek.
Tevazu ehli olacak, büyüklere saygılı, küçüklere şefkatli olacak.
Fakirlere acıyacak. Eğer bunlar olmazsa yerimizde sayarız. Tarîkatı
anlayamamış oluruz. Yaşamamış oluruz. Tarîkattan maksat hakikate
ulaşmak. Ahlâkı hamîde sahibi olacağız.
Kelâm-ı kibarda buyuruyor:
Erit cismin çıkar zubûrlarını
Sedef ol lû'lû mercâna gel gel.
Dil ile göz kulak kapılarını
Kapayıp sohbet-i Cânân'a gel gel.
Sohbet-i Cânân işte burası. Burada çok faydamız, çok yararımız var.
Bilelim veya bilmeyelim. Bu sohbetler, hatmelerimiz, amellerimiz bizi
ne yapıyor? Safileştiriyor. Sadeleştiriyor. Ahlâk-ı zemîmeler çıkmadan
ahlâk-ı hamîde gelmiyor.
Bir kelâm-ı kibar var:
Sögütte hiç biter mi bir tatlı elma
Yarılıp, sarılıp aşlanmayınca
Bir söğüt ağacında elma olur mu? Olmaz ama erbabı onun başını
keser. Aşı yapar. O zaman meyvesını verir. İşte ahlâk-ı hamîdeler,
ahlâk-ı zemîmeler böyledir. Bunu da kim yapıyor? Evliyaullah yapıyor.
Aşıyı o yapar. Kötü huylarımızı atmak bizim kârımız değil. Onu ancak
onlar yapar. Bizim görevimiz hizmet görmek. Hizmet görelim ki
himmet alalım.