Page 44 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 44
Aşk ve Mahviyet 39
Meşâyihte de Allah'ın sıfatı var. Meşâyihi seven Allah'ın rızasını
kazanıyor.
Bizim tarikatımızda aşk ile terakki ediliyor. Evet amel ve ibadet de
var. Ama daha çok aşk ile terakki ediliyor. Bir de aşkı olanın ameli
makbul oluyor. Aşkı olmayanın ameli Allah'ın indinde makbul
olmuyor. Çünkü aşkı olmayanın amelinde bir maksat vardır. Şöhret
vardır. Riya vardır. Bir gösteriş olabilir. Bunların hiçbirisi olmasa bile
yine bir maksadı vardır. Ben bu ameli işleyeyim de Allah bana ecir
versin, sevap versin diye düşünülür. Bunlar bir maksattır. Aşkı olanın
hiç böyle bir maksadı yoktur. Kuldur. Kulluğunu işler. Makbul olan
da budur.
İnsanların bir kısmı amellerini, hayırlarını cehennemden korktukları
için yaparlar. Bir kısmı cenneti arzu ettikleri için yapar. Haktır.
Allah'ın gazabından korkarak ibadet yapmak doğrudur. Allah'ın
emridir. Bir de vardır ki hiç bunları düşünmeden amel işliyor. İşte
makbul olan budur.
Ey zûhd ile bana veren tebşire-i cennet
Biz münkir-i Mevlâ değiliz nâra ne minnet
Diyor ki: Ey, zühdü takva sahibi, sen cenneti niçin bana
methediyorsun? Ben cennet için kulluğumu yapmıyorum. Nâr,
cehennemde münkirler için. Biz münkir de değiliz. Rabbımızı
tanımışız. Rabbimizi bilmişiz. Rabbimizi sevmişiz.
Âşık olanın maksûdu matlûbesi rûyet.
Rûyet: Allah'ın cemâlini görmek. Allah'ın cemâlini kul, varlığı ile
göremez. Kul varlığı yok olacak ki görebilsin.
İnsanlarda bir maddî göz var. Bir de manevî göz var. Bir başının gözü
var. Bir de kalbinin gözü var. İnsanlarda, bir başında olan kulak var.
Bir de kalbinde olan kulak var. Bir başında olan dil var. Bir de
kalbinde olan dil var. İnsanların bir vücud eli var. Bir de manevî eli
var.
Bunlar işte âşıklarda olur. Bunlar sâdıklarda olur. Bunlar velilerde
olur. Niçin? Onlar Allah sevgisi karşısında amellerini de yok etmişler.
Amellerini de yok edemeyen bu nimete ulaşamıyor. Amelle Allah'a
yaklaşılıyor. Cenabı Allah öyle buyuruyor: "Kulum bana nâfile
ibadetle yaklaşır."