Page 81 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 81
Gülden Bülbüllere 76
Gülden Bülbüllere 3-6
Görün Salih bî hemtâyı gezerken kûhu sahrâyı
Gönül buldu dilârâyı bu gavgâyı neder yâ Hû
Dilârâ: Gönlü sevgisi ile dolduran sevgili. Gönül aradığını buldu.
Gönül neyi bulur? Gönlü sadece ne tatmin eder? Cenabı Hak:
“Sizin kalbinizi ancak zikrullah doyurur.” buyuruyor.
Zikrullah’ı tadan bir insan ister ki kalbini Zikrullah'la doyursun. Başka
bir şey girmesin. Hiçbir düşüncesi olmasın.
İşte ne olmuş? Onda da gönül azabı var. Hasta değil, fakir değil.
Hiçbir taraftan huzursuzluğu yok. Ama ister ki gönlünü daima Allah
ile meşgul etsin. Oraya başka bir şey girmesin. Bu kavga odur.
Yeter ettin bu Salih’e itabı
Yani konuştun, konuşturdun, azarladın, azarlattın.
Bir zaman gösterdin yevmül-hisâbı
Zahirde “yevmü’l-beter” fermanı var ya, Yevmü’l-beteri yaşıyoruz.
Ama bilemiyoruz. O (Salih) bilmiş.
Ancak kimler bilir? Tamamı ile dünyayı gönlünden çıkarmış. Dünya
ile ilgili hiç bir arzusu olmayan. Bilmeyen kim? Dünyayı seven,
dünyada arzusu olan. Makam mevkide arzusu olan. Bunların
kendinden haberi olmaz.
…
Tasavvufu anlayan, yaşayan için. Anlamayan yaşamayan için değil.
Yevmü’l-hisâb ki kişi hiçbir şeyden zevk almaz. Başka bir kelam:
Ne bir zevk-i hâlâvet var
Ne bir zikr-i ibadet var
Ne bir an istirahat var
Bu esrâr-ı nemî-dânem
Yevmül-hisâb: Ruhû, manevî halleri görüyor. Ta ki kabir hesaplarını
da görüyor. Kıyametteki hesaplarını da görüyor. İç aleminden
geçiriyor. İşte ”Mutu kable ente-mutu” sırrına mazhar olanlar.