Page 83 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 83

Gülden Bülbüllere                                                   78
          göremiyorsa nefsini bilemiyor. Nefsini bilemeyen Rabbini bilemiyor.
          Nefsini bilen Rabbini bilir.
                 Kapısına gelenler olur irşad
                 Bilir nefsi ile Rabbini olur şâd
          Buradaki irşadın manası kalbin açılmasıdır. Kalp açılırsa, kalbin sırrı
          çıkar ortaya.
          “Küntü kenzin mahviye” olur.
          “Ben gizli hazine idim. Bilinmek murat ettim.”
          “Ben yerlere, göklere sığmam. Mü'min kulumun kalbine sığarım.”
          Ama Allah'ı hiç unutmayacak ki Allah onun kalbinde olsun.
          ….
          Sakın şöhret kazanmayın. Şöhrette afat vardır. İşte mürşit odur ki: Bir
          insanın  şanını,  şöhretini  kırsın.  İlmini,  amelini,  her  merhametini
          elinden alsın. Bakınız Şems, o kadar ilim ve amel sahibi Mevlâna'yı ne
          yaptı?
          İlmiyle insanlara sevilmiş, övülmüş, itibar kazanmış Mevlâna'ya öyle
          hareketler  yaptırdı  ki...  Gerçi  Mevlâna  o  hareketleri  iradesi  ile
          yapmadı. Mevlâna oldu cansız alet. Yatırıyor, kaldırıyor, konuşturuyor.
          Tasavvuf  öyledir.  Evliyaullah'ın  tasarrufuna  kapılan  kişi  cereyana
          kapılmış  gibidir.  Halk  onu  o  kadar  sevmişken,  o  kadar  kıymet
          vermişken,  halkın  gözünden  öyle  düşürdü  ki...  Ta  Tebriz'den  geldi
          onu irşad etmeye. Umumiyetle mürit meşayihini arayacak. Ama bazı
          anlarda  da  bazı  insanlarda  da  meşayih  müridini  arayıp  buluyor.
          Kendini  yetiştirmede,  öyle  bir  safhaya  gelmiş  ki  ilmi  ve  ameli  ile
          halktan  seçilmiş.  Yükselmiş,  yükselmiş,  seçilmiş.  Orada  tıkanmış
          kalmış. Daha gidemiyor.
          ….
          İşte Mevlâna, esmâ nurundan geçmiş. Sıfat nuruna ulaşamamış. Onu
          Şems gelmiş ulaştırmış. Esmâlardan geçmezse, cisimlerden geçmezse,
          sıfat nuruna ulaşamaz.
          ….
          Allah  kuluna  yapamayacağı  bir  şeyi  emretmemiştir.  Kulun
          yapamaması,  ancak  ihmalliktir,  tembelliktir.  Kul  sa’yı  ile  Allah'ın
   78   79   80   81   82   83   84   85   86   87   88