Page 164 - Salih Baba Divanı
P. 164

126

          Hakikat şehrinde bir güzel gördüm
          Bir göreni göremedim ne çâre
          Sevdâ-yı aşkından yanıp kül oldum
          Bir bilen yok soramadım ne çâre

          Bir zamân bekledim Leylâ dağını
          Bir zamân bekledim gül budağını
          Bir zamân bekledim yâr otağını
          Vâsıl-ı yâr olamadım ne çâre                      1    1- VâsıI-ı yâr: Yare ulaşan.
                                                                 2- Andelîb: Bülbül.
          Andelîbin işi âh u zâr olur                      2-3   3- Âh u zâr: Ağlayıp inlerne.
          O nasıl güldür ki tezce hâr olur                  4    4- Hâr: Diken.
          Bir gönül kul olur gâh hünkâr olur                5    5- Hünkâr: Hükümdar.
          Ben bu sırra eremedim ne çâre                          6- Dîde: Göz.
                                                                 7- Bey ü şirâ: Alış-veriş.
                                                                 8- Kâf: Kaf dağı (Ulaşılmaz
          Bir gülün ki hârı vardır yâr demem                       yer).
          Kansız dîdelere âh u zâr demem                    6    9- Pây: Ayak.
          Yüzünü görmeden yârim var demem
          Ben bu yâri bulamadım ne çâre

          Niceleri yar der gönlü binâda
          Niceleri yar der gönlü zinâda
          Nicesinin gönlü bey ü şirâda                      7
          Bu yâr kimdir bilemedim ne çâre

          Duydum ki yârimin yeri Kâf imiş                   8
          Dillerde söylenen kuru lâf imiş
          Aslını sorarsan "nûn" u "kâf" imiş
          Pâyine yüz süremedim ne çâre                      9

          Meded Pîr-i Sâmî bir gör hâlimi
          Bu Salih'e çok ettiler zulümi
          Aç vuslat perdesin göster gülümi
          Çok ağladım gülemedim ne çâre







                                  159
   159   160   161   162   163   164   165   166   167   168   169