Page 82 - Salih Baba Divanı
P. 82
63
Kesret içre bir aceb sahrâya düştüm gel yetiş 1-2 1- Kesret: Yaratıklar, çokluk.
Âbı yok tûfânı çok deryâya düştüm gel yetiş 3-4-5 2- Aceb: Acayip.
3- Âb: Su.
Bu adem oğlanları bağrım kebâb etti benim 4- Tûfân: Hz. Nuh zamanında
Kerbelâ cengi gibi gavgâya düştüm gel yetiş 6 yoldan çıkmışları tedib et-
mek için Allah tarafından
hem gökten yağdırılan,hem
Ey habîbim nûr-u vechin arz edip güldür meni 7-8 de yerden kaynıyarak bü-
Dehr elinden bir kuru davâya düştüm gel yetiş 9 tün dünyayı kaplayan su.
(mec.) Şiddetli yağmur ve sel.
Bilmezem kimden kime şekvâ edem bu gönlümü 10 5- Deryâ: Deniz.
"Lâ"yı gördüm firkât-i Mevlâ'ya düştüm gel yetiş 11 6- Kerbelâ Cengi: Hz. Hüse-
yin'in şehid edildiği savaş.
İşbu dehrin devletinin cümlesi nakş-ı hayâl 12 7- Habîb: Sevgili.
Nakş-ı Nakkâşındaki sevdâya düştüm gel yetiş 13 8- Nûr-u vech: Nurlu yüz.
9- Dehr: Zaman, dünya.
Kangı güle andelîb oldumsa gördüm hâr olur 14-15 10- Şekvâ: Şikayet.
Bir vefâsız sözleri hercâya düştüm gel yetiş 16 11- Firkât-ı Mevlâ: Allah'dan ay-
rılma.
12- Nakş-ı hayâl: Hayalini can-
Bu adem oğlanları bu âlemin hammâlıdır 17 landırma (Rabıta).
İbret ile seyr edip hülyâya düştüm gel yetiş 18 13- Nakş-ı Nakkâş: Nakkaş'ın
nakşı (Allah'ın nakşı).
Âdem olanlar bu âlem halkının sultânıdır 14- Andelîb: Bülbül.
Merhamet kıl nice yüz bin pâye düştüm gel yetiş 19 15- Hâr: Diken.
16- Hercâ: Kararsız, sözünde
Kâmil insân Pîr-i Sâmî Hazretini bulmuşam durmayan.
Salihem Mecnûn-sıfat Leylâ'ya düştüm gel yetiş 20 17- Âlem: Dünya.
18- Hülyâ: Kuruntu, hayal.
19- Pây - pâye: Ayak, mevki,
makam.
20- Mecnûn-sıfat: Mecnûn gibi.
77