Page 18 - Dosta Doğru Dergisi 7. Sayı
P. 18

, arasında aracılık yapmak üzere aklı yerleştirmesi çok modern bir tavırdır. İslam medeniyeti aynı zamanda GERÇEK DİN-GE-
LENEK AYIRIMI YAPMIŞTIR. Hz. Peygamber, kendi dönemini överek gelenek ile gerçek din arasındaki ayırımı yaptı, gerçek ideal
İslam gelecekte değil geçmişte yaşanmıştır. En güzel model, Asr-ı Saadet dönemidir.

 Medeniyetlerin dua ve ibadet anlayışları da mukayeseye muhtaçtır. Söz gelişi antik dünya için ibadet danstır. Yahudi- Hıristiyan
kıyam, Çin medeniyeti rükuyu, Hint medeniyeti yogayı öne çıkarır. Biz aslında; Kıyamla, dik durmayı, halkın diliyle omurgalı
olmayı insanın diğer canlılar içindeki asli duruşu ifade ederken omurgalı olmayı ve yeryüzündeki efendiyi dengeli hale getirir. Yine
Rukü: Tıpkı Çin kültüründeki gibi atalara, doğaya saygıyı, hürmetli oluşu, kâinattaki muazzam azamet karşısındaki derin huşuyu
ifade eder. Secde: Tıpkı İran kültürünün anlamlandırdığı gibi azametli nurun nara dönüştüğü ilahi aşk karşısında bedensel hazlar-
daki hiçliği, toprakla buluşmayı, alçak gönüllü oluşu anlatır. Yoga yerine Tahiyyat ile tıpkı Hint yoga egzersizlerinin ideali olan iç
huzuru yakalamayı, derin enfüsi düşün-ceyi, bedensel mükemmelliği, hareketsiz olarak kendi ruhunu, dinginliğini hatırlar ve tüm
insanlara esenlikler barış diler. Böylece
Müslüman, günde beş kez tekrarladığı
namazla ben insanım diye haykırır ve
öncelikle kendisine hatırlatır. Namazla
Müslümanlar insanlıklarını yaşarlar ve
diğer medeniyetlerin arayıp durdukları
parçaları birleştirirler. Hz. Peygamber
(SAV) bize öğrettiği ve Medine’nin tam
kalbine inşa ettiği mescidinde kıldırdığı
namazla tüm insanlara medeniyet dersi
vermektedir.

 Hz. Peygamber (SAV), Medine’yi inşa
ederek aslında medeniyetimizi en somut
haliyle gösterdi. Müşrikler, Ondan (SAV)
mahrum kalarak aslında karanlıklara
mahkûm oldular. Zira O (SAV) bir ışık idi
ve karanlığın alternatifi değildi. Mekke’den
Medine’ye hicret eden Hz. Peygamber (SAV) ile nurdan yoksun kaldılar. Dolayısıyla bizim için her şehir bir Medine’ye benzemek
ister. İstanbul, bir Medine gibi olmak ister, Bursa, Konya, Erzincan bir Medine gibi yaşamak hevesindedir.

 Netice olarak MedeniyetimizKur’an ve Sünnet ile yoğrulan bir medeniyet olarak İlahi vahyin bakiyesidir.14 asır boyunca oluşan
ilmiye sınıfının meydana getirdiği bir birikimle Müslüman düşünürlerin tecrübelerinin avam tarafından hem teorik hem de pratik
olarak yaşanmış hali; havas tarafından oluşturulan ve geliştirilen ve pratik olarak örnek hayatlarla yaşanan bir hasılasıdır. Hem
“şey” (İslam’ın neliği) hem “olgu” (nasıllığı) hem de Kur’an’ın ve Sünnetin mükemmel bir yorumudur (niçinliği). Medeniyetimiz

                                                    olan bu zengin irfanımıza ve hasılamıza (harsımıza) güvenmeli daima ona ram ol-
                                                    malıyız.

                                                                                                                                                        dosta doğru - şubat 2015 17
   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23