Page 13 - Dosta Doğru Dergisi 8. Sayı
P. 13

cehren zikretmiş, Hz. Ömer de bu zikri          •İlim ve irfan sahibi olmak, gaflete
tekrarlamıştır. Böylece Hz. Ömer usul ve        düşmeyerek Allah’tan gayri olmamak, yal-
erkânından bir tasavvuf doğmuştur.              nızca Allah ve Peygambere değer vermek,
Hulefa-i Raşidin’in Tasavvufa Etkisi:           dünyevî ve uhrevî hiçbir şeye değer ver-
Tarikat teşekkülü sırasında kurucu mu-          memek, “men-aref ” sırrına vakıf olmaya
tasavvıflar dört halifenin şahsî özelliklerini  çalışmak gibi hususlarda Hz. Ali model
kendilerine düstur edinmişlerdir. Mesela;       alınmıştır.
•Tevazu sahibi olmak, Peygambere sonsuz         İsimleri zikredilen sahâbîlerin usul,
güven göstermek ve O’na ve davaya sada-         erkân, meşrep ve icraatlarının sonraki
katle hizmet etmek, dünya malına rağbet         nesiller tarafından devam ettirilme-
göstermemek ve makam-mevkide gönlü              si, bazı yazarların “altın silsile” veya
olmamak gibi hususlarda Hz. Ebubekir,           “başbuğ veliler” gibi isimlerle andıkları
•Şeriatı yaşamada tavizsiz olmak, halk          zikir silsilelerini meydana getirmiştir. Bu
içinde Hakk’la beraber olmak, adil olmak        Halifelerin yanı sıra, Hz. Peygamber’in
gibi hususlarda Hz. Ömer,                       ehl-i beytinden Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin
•İbadeti ihlâsla yapmak, Allah için             ile Zeynelabidin, Muhammed Bakır ve
her dem malı ve canı feda edebilmek,            Cafer-i Sadık hazretleri şahsi özellikleri ile
tevekkülde sonsuz teslimiyet göstermek,         sonraki nesillere örnek teşkil etmişlerdir.
ahde vefa göstermek gibi hususlarda Hz.         Ancak en etkilileri ve günümüze kadar
Osman,                                          değişik adlarla geleni Hz. Ebubekir ve Hz.
                                                Ali’den gelen zikir silsilesi olmuştur.
                                                Sahâbîler ve İlk Zikir Halkası: Resulullah
                                                (s.a.v) devrinde sûfî bir hayat yaşayan
                                                sahabiler bulunmaktaydı. Bilâl-i Habeşî,
                                                Selmân-ı Fârisî, Abdullah b. Amr b. Âs,
                                                Ammâr b. Yâsir, Muâz b. Cebel, Huzeyfe
                                                b. Yemân, Habbâb b. Eret, Suheyb b.
                                                Sinân, Ebû Zer el-Gıfârî, Abdullah b.
                                                Ömer, Osman b. Maz‘ûn, Mikdâd b.
                                                Amr, Ebü’d-Derdâ, Enes b. Mâlik bu
                                                sahabilerden bazılarıdır. Bu sahabiler;
                                                takvaları, Resullulah’a muhabbetleri,
                                                ibadete düşkünleri ve İslâm emir ve
                                                yasaklarına son derece uygun hayatlarıyla
                                                tasavvuf zincirinin (zikir halkasının) ilk
                                                halkasını oluştururlar.
                                                Bu altın silsilenin dünya hayatından göç
                                                etmesinden sonra Veysel Karanî, Hasan-ı
                                                Basrî, Habîb-i Acemî, İbrâhim b. Edhem,
                                                Râbiatü’l-Adeviyye, Ma‘rûf-i Kerhî, Mâlik
                                                b. Dînâr, Abdülvâhid b. Zeyd, Ebû Hâşim

12 Dosta Doğru - Ağustos - 2015
   8   9   10   11   12   13   14   15   16   17   18