Page 22 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 22

10                                          Gülden Bülbüllere

          elim, yüzüm ot, saman ve toza bulanmıştı. Ama biraz sakinleşmiş,
          durulmuştum. Kalktım, üstümü başımı çırpıp fırçaladım. Elimi, yü-
          zümü yıkadım. Bir abdest tazeledim. Yavaş yavaş biraz önce ayrıl-
          dığım ve şimdi Paşa Hazretleri’nin bulunduğu Muharrem Efendi’nin
          evine gittim. Heyecanım hâlen geçmemiş olmakla beraber şuurum
          biraz yerine gelmişti.
            Haşa, bir bilgim olduğundan değil, sanki birisi bana tarif etmiş
          gibi  Paşa  Hazretleri’nin  bulunduğu  odaya  girmeden  üç  İhlas bir
          Fâtiha okudum. Önce Peygamber Efendimiz’in, sonra sırası ile Şâh-
          ı Nakşıbendî Hazretleri’nin ve pirlerimizin ruhuna hediye ettim ve
          yavaş yavaş Paşa Hazretleri’nin bulunduğu odanın kapısını arala-
          dım. Bir ayağımı içeri attım. Diğer ayağım henüz dışarda iken, boyu
          beş metreden fazla olan odanın kıble tarafındaki peykenin üzerinde
          oturan Paşa Hazretleri’ni görür görmez oracığa, kapı aralığına düşüp
          bayılmışım. Daha gerisini hatırlamıyorum. O zaman Paşa Hazretleri
          beni bizzat kucaklayıp kaldırmış, odaya almış. Bir süre sonra gö-
          zümü  açtığımda  ilk  defa  bedenen  Paşa  Hazretleri’nin  huzurunda
          idim. Mübarek iki bardak çay getirtmiş. Birisi kendisi, biri de benim
          için.  Şekerini  bizzat  karıştırarak,  bir  annenin  evladına,  çocuğuna
          içirdiği gibi çayımı mübarek elleri ile bana içirdi. Bu arada Paşa
          Hazretleri‘nin elbiseleri, oda, bardak, kaşık, her şey gayet açık bir
          lisanla zikre başladılar. Bunu apaçık görüyor ve duyuyordum. Orada
          tekrar kendimden geçtim. Yatsıya kadar bir kendime gelip bir geçi-
          yordum. Nihayet yatsı namazı kılındı, hatme okundu, dersimizi al-
          dık ve evimize döndük.

            Boy abdestini alıp tövbe namazına durduk. Sağ tarafımdaki du-
          vara yaslanmak istemişim. Birden duvar ortadan kalktı. Orada Paşa
          Hazretleri’nin olduğunu hissettim. Sonra nurdan vücudunu gördüm.
          Bizim de  vücudumuz nura nur oldu. Ortada vücud, ceset, madde
          diye bir şey kalmadı. Her yer, her şey nur oldu. Nur içinde kaybol-
          duk. Bu durumda nasıl oldu bilmiyorum, namazda ne okudum, eksik
          mi fazla mı okudum bilmiyorum. Tövbe namazımı Paşa Hazretleri
          ile birlikte kıldık. Sonra yatağa doğru yöneldim. Başım batıya, yü-
          züm kıbleye gelmek üzere yatağa girdim. Ama hemen uzanmadım.
          Heyecan  ve  şaşkınlığın  verdiği  zorlukla  her  gün  yatmadan  önce
   17   18   19   20   21   22   23   24   25   26   27