Page 129 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 129
Ruhumuz Beraber 123
Konya’da İplikçi Camisi’nin arkasında bir vakıf dairesi hatme yeri
olarak kiralanmış ve hatmeler orada yapılmaya başlanmıştı. Efen-
dim:
˗ Vakfa gidelim.
dedi. O anda erkeklerden arabalı kimse yoktu.
˗ Efendim, hemen haber verelim.
dedik. Efendim:
˗ Gerek yok. Yürüyerek gidelim.
dedi. Nalçacı ile İplikçi Camisi’nin arasında epeyce mesafe vardı,
nasıl yürüyecektik? Ama yürüme fikri işimize de gelmişti.
˗ Buyurun Efendim, gidelim.
dedik. Evden çıktık. Dört kişi Nalçacı Caddesi boyunca yürürken
Efendim ağaçları inceledi, bazı ağaçların yaşını sordu. Tramvay ge-
çerken ne zamandan beri çalıştığını sordu. Büyük Şehir Belediyesi-
nin önünden geçerken kendisine “Bu binanın (o zamanki) Tür-
kiye’nin en büyük belediye binası olduğu” söylenildi. “Kısa yoldan
vakfa gidelim. Efendim’i yormayalım.” diye Konya Fuar alanının
kapısından girdik.
Fuar alanında çok güzel parklar, bahçeler, havuzlar, fıskiye-
ler vardı. Fuar alanının Efendim’in çok hoşuna gittiğini anlayınca,
çay bahçesinde oturmayı teklif ettik. O da kabul etti. Bu arada tarihi
ağaçları ve Mevlevîlerin sema yaptıkları yerleri de tanıtıyorduk. Çay
bahçesinde Efendim’e soda söyledik, üzerine de çay içtik. Mübarek
tebessümle etrafı seyretti. Oradan kalktık, lunaparkın önünden ge-
çerken:
˗ Efendim, lunaparka girelim mi?
dedim. Efendim:
˗ Olur.
dedi. Girdik. Etrafta çoğunlukla çocukların eğlendikleri, dönme do-
lap, çarpışan arabalar ve atlıkarıncalar vardı.
˗ Efendim, dönme dolaba binelim. Konya’yı seyrederiz!