Page 126 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 126
120 Gönlümüz Beraber
başka bir dükkân var. O da 4 liraya satıyor. Git, o 4 liralıktan
satın al, ihvana da bir şey söyleme. Belki kendisi pahalıya
almıştır veya diğer dükkân elinde kalanları ucuza satıyordur.
Ne 5 liraya al, ne de gönlünden bir şey geçir. Şeriata uyan
hareketleri yapın.
buyurdu. Bu sefer:
˗ Efendim ehli huzur nasıl yapacak ya, kendisi külli iradede
olduğu için nasıl bunu ayırıyor, dedim. Efendim de:
˗ Onun etrafında hizmet edenleri vardır, onlar onun hizmetini
görürler.
dedi. Sonunda konu tekrar taksiciye geldi. Efendim:
˗ O adam sizi kandırmak istemiş. Kanmayacağınızı anlayınca
hiddetlenmiş. Suçunu o şekilde kapatmayı yeğlemiş.
buyurdu. Biz de “zahiri halk halk ile batını Hak Hak ile olma”nın bu
yolun “olmazsa olmazı” olduğunu bir kere daha hatırlamış olduk.
O gün akşam hatmesi çarşıdaki bir binanın ikinci katındaki
küçük bir dairede yapıldı. Hatmeler orada yapılıyormuş. Biz önden
gittik. Bir müddet sonra ihvanlar toplanmaya başladılar. Sonra
Kur’an-ı Kerim okundu, peşinden salavatlar getirildi ve dualar
edildi. Biz de başka yerlerde böyle bir uygulama görmediğimiz için
kendimizi Kur’an kursuna gelmiş gibi hissettik. Normalde dergâh-
larda küçük gruplarla sohbetler olur ve bolca gazeller okunurdu.
Efendim akşamdan sonra teşrif etti ve sohbete başladı. Dinî
ilmihâlden bahsetti. Sonra iyice detaylara girdi. “Subhaneke okur-
ken nelere dikkat edilmesi gerekir, neler müstehabtır, neler vâcibtir,
ihtiyarlar tekbir alırken ellerini nereye kadar kaldırırlar, tahiyyat du-
asını okurken işaret parmağını kimler kaldırıyor” gibi bir kısmını
daha önce duyduğumuz, birçoğunu da ilk defa duyduğumuz fıkhî
meseleleri anlattı.
Öyle bir an geldi ki sanki Efendim ihvanlara “Geçin sıraya!
Süreleri okutacağım” diyecekmiş ve “Namazın içerisindeki şartlar
nedir?” gibi sorular sorup onları imtihan edecekmiş gibi geldi.
Neyse, o akşam bayağı şerî sohbet oldu.