Page 167 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 167
Ruhumuz Beraber 161
dedi. Gittik, gezdik, tozduk. Ama kafam Efendim’deydi. Bir an ev-
vel dönmek istiyordum.
˗ Hadi, dönelim.
dedim.
˗ Tamam, döneriz.
dediler.
˗ Gidelim bir an evvel.
dedim.
˗ İkindiyi kılıp öyle gidelim
dediler.
˗ Orada kılarız.
dedim, neyse sonunda:
˗ Tamam.
dediler ve Abdullah Ağabey’in evine döndük. Hanımlar sohbeti yeni
bitmiş, Efendim erkeklerin bulunduğu salonu teşrif etmiş. Yanında
Erzurumlu Dadaş Orhan Dürüst Ağabey, Ali Ayçiçek Ağabey gibi
2-3 kadar eski ihvan, Cimin’den birkaç ihvan, ev sahibi, bir de biz-
ler, yani Mustafa Ağabey, ben ve Rıza Ağabey varız. Yani toplam
olarak 9-10 kişiydik.
Efendim Hazretleri sohbet buyuruyordu. Ama alışıldık bir
sohbet değildi. O güne kadar Efendim’in öyle bir sohbetine hiç rast-
lamamıştım. İlk defa Efendim Hazretleri’nin kendi ağzından ‘nasıl
bir seyirle kemâllendirildiğini’ anlattığını duydum ve sohbet beni
çok etkiledi. Mustafa Ağabey arkadan dürtüp “ikindiyi kılmadık”
diyor, ben de aldırış etmiyorum. Normalde sâhib-i tertip sayılırım,
yani ders aldıktan sonra Allah’a şükür hiç kazaya namaz bırakma-
maya çalıştık. Ama sohbeti kaçırmak istemiyordum.
Efendim Paşam Hazretlerinden ders aldığı zamanlarda ya-
şadıklarını anlatmaya başladı. ‘Nasıl fenâfişşeyh, fenâfirresûl ve
fenâfillah olduğunu, ulvî âlemlere nasıl yükseldiğini, o âlemleri na-
sıl seyrettiğini, bu yükseliş sırasında her şeyin nasıl küçüldüğünü ve
yükselişin sonunda kendisi dâhil tüm eşyanın nasıl yok olduğunu’