Page 166 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 166
160 Gönlümüz Beraber
Kayseri Teveccühleri
Sen de Leylâ’sın
Efendim Anadolu turu yaparken 27 Haziran 1992’de Kay-
seri’de teveccüh öncesi akşam sohbet ediyordu. Biz de her zamanki
gibi Efendim’in sohbetini hemen dizinin dibinde, yüzünü hayran
hayran seyrederek, büyük bir muhabbetle, ancak içeriğine çok dik-
kat etmeden dinliyorduk. Mübarek şeker hastalığından dolayı o za-
manlar limon sıktığı çayına sakarin atıyordu.
Çayını verdik, limonu sıktık. Efendim sohbet esnasında ye-
leğinin ön cebinde tuttuğu sakarin kutusunu çıkarıp düğmesine bastı
ve çaya bir sakarin attı. Ama o esnada hararetli bir sohbet devam
ediyordu. Az sonra durdu, bana doğru bakıp:
˗ Çaya sakarin attım mı?
diye sordu. Ben ne diyeyim? “Attın” desem olmaz. Evliyaullahın bı-
rak kendinin ne yaptığından habersiz olmasını, dünyanın dört bir ya-
nındaki on binlerce müridinin vücudundaki kılların sayısını ve gece
yatarken sabaha kadar kaç kere sağa sola döndüğünü bildiğine ima-
nımız vardı. Önce yüzüne baktım, sonra dudak bükerek, “Ne diye-
yim!” işareti yaptım. Sonra Efendim tebessüm ederek:
˗ Sen de benim gibi Leylâ’sın.
dedi. Sonra çayından bir yudum alarak sohbetine devam etti.
Velayetinin Sohbeti
Efendim Hazretleri Bor’a, Kayseri’ye ve başka yerlere teb-
liğe gidiyor, oralarda sohbet ediyor, çoğunda da teveccüh yapıyordu.
Mübarek 12 Temmuz 1994 tarihinde yine tebliğde bulunmak üzere
Kayseri’ye gitti. Kayseri’de Abdullah Ağabey’in evinde kalıyordu.
Biz de gittik, çok muhabbetliydik. O gün hanımlar sohbeti vardı. Bu
esnada erkekler de şehirde bir yerlere gitmişlerdi. Biz Borlu Mustafa
Ağabey ile beraber takılıyoruz. Mustafa Ağabey:
˗ Gel, gezelim. Efendim hanımlar sohbetindeyken çay oca-
ğına gidelim.