Page 170 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 170
164 Gönlümüz Beraber
kalkıp benim oturduğum tarafa doğru dışarı sarkmış, bana doğru
eliyle işaret ediyor. Sert bir şekilde:
˗ Yemek ye!
diye emir buyurdu. Ben de:
˗ Peki Efendim.
diye işareti yapıp (uzaktayım) ve gidip yemek istedim. Yemeğimizi
yedik, yediklerimizi hazmedip! sonra arabamıza binip memlekete
döndük.
Sonuç olarak, beni bu ziyarette en çok etkileyen husus Efen-
dim’in ağzından çıkan her bir kelamın hak olduğuna iman etmem ve
Efendim’in kendi velâyetini anlatışına şahit olmamdır.
Gelin Konvoyu
Bir Kayseri teveccühüne de (Ağustos 1995 olması lâzım)
memleketten Alaattin Ağabeyin Doğan marka arabasında Mehmet
Zeki Hoca ve Ahmet Ağabey ile birlikte gittik. Fakat Kayseri’de
hatme yapılacak olan yerin adresini yola çıkmadan önce tam olarak
öğrenememiş, sadece Sivas Yolu Caddesi civarında bulunan bir yer
olduğuna dair bir bilgi elde etmiştik.
Kayseri’ye vardık, Efendim nerede bilmiyoruz, cep telefon-
ları da yok! Kayseri’nin Doğu bölgesinde bulunan Sivas Yolu Cad-
desini bulduk. Fakat Efendim Hazretlerinin nerede olduğu konu-
sunda bir fikrimiz yoktu. Bu arada depoyu doldurup hazır edelim
istedik ve bir benzin istasyonuna yanaştık. Pompacı aramızdaki ko-
nuşmalarımıza kulak vermiş:
˗ Efendim biraz sonra hatmeye oturacak, şimdi ders veriyor.
dedi. Biz de yarı şaşkın ve yarı sevinçli bir şekilde kendisine:
˗ Ne diyorsun? Abdurrahim Efendim’ mi? O nerede? O za-
man sen burada ne arıyorsun?
gibi sorular yönelttik. Pompacı:
˗ Ağabey, sohbet yeni bitti. İşim olduğu için koşturdum, is-
tasyona geldim, hatmeye kalamadım.