Page 20 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 20
14 Gönlümüz Beraber
Doktora Eğitimi Emri
Tezler biter bitmez gidip Efendim’e tekmil verelim, “Emri-
nizi yerine getirdik” diyelim istedik. 1991 yılı yazında Efendim Er-
zincan’daydı. Zafer Ağabey’le otobüse bindik, Erzincan’a gittik.
Yolda giderken “Acaba askerliği kısa dönem mi yapalım, uzun dö-
nem mi yapalım?” diye kendi aramızda konuşuyoruz. En sonunda
“Efendim herkese uzun dönemi emrediyor, ‘asteğmenlik yapın’ di-
yor. Şimdi kalkıp da ‘Askerliğimizi kısa dönem yapalım’ diyerek
ters köşe olmayalım. Huzurlarına gittiğimizde ‘Efendim, müsaade
ederseniz uzun dönem askerliğe başvuralım.’ diyelim.” demeye ka-
rar verdik ve kendi aramızda söz birliği yaptık.
Erzincan’a varınca Zafer Ağabey’le sabahleyin Tekke’ye
(önceki) gittik. Mübarek sabah saat 10.00 gibi salonu teşrif etti. Ça-
yını verdik. Salonda pek kalabalık yoktu. Sonra Efendim’in yanına
yavaşça yanaştım ve:
˗ Efendim, himmetlerinizle yüksek lisansı tamamladık, oku-
lumuz bitti.
dedim. Biraz suskunluk oldu. Sonra kafasını şöyle bir kaldırarak:
˗ Askere kısa dönem gidebilir misin?
dedi. Şimdi biz yolda “askere uzun dönem gideceğiz” diye dersimize
çalışmıştık ya, Efendim öyle deyince o anda tam ters köşe olduk ve
“Evet” bile diyemeden sustuk kaldık. Askerliğe kısa veya uzun dö-
nem gitmek bizim için önemli değildi. Ama daha önce kendisine da-
nışan ihvanların hiçbirisine sormadığı “Askere kısa dönem gidebilir
misiniz?” sorusunu duyunca çok şaşırdık. O şaşkınlık esnasında rah-
metli Mazhar Ağabey salondan içeri girdi. Böyle eli göğsünde
ayakta oturmaya hazırlanırken, Efendim ona:
˗ Mazhar Beyim! Bak, beylerim “Doktorayı yurt dışında mı
yapalım yoksa yurt içinde mi yapalım” diye soruyor. Ben
de onlara “Yurtdışına gitmeyin. İnancınızı zor yaşarsınız.
Burada yapın” dedim.
dedi. Hâlbuki biz hiç öyle bir şey dememiştik. Ağzımızda böyle bir
söz çıkmamıştı. Zafer Ağabey’le göz göze geldik ve “Peki Efendim”
diyerek kenara çekildik.