Page 85 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 85
Ruhumuz Beraber 79
O anda Efendim kapıda göründü. Çetin Ağabey oturduğu
yerde gözünü açtı, şaşkın şaşkın Efendim’e bakıyor. Dürttüm kalk
ayağa diye.
˗ Efendiiim!
dedi ve ayağa kalktı. Ama Çetin Ağabey hâlâ şokta! Efendim “Sela-
mun aleykum” deyip içeri girdi. Efendim ellerini kavuşturdu, ayakta
duruyor:
˗ Beyim kaç kişi çalışıyorsunuz? İşlerin nasıl?
diye sordu. Çetin:
˗ İyi Efendim.
dedi. Çetin Ağabeyi dürtüyorum. Kulağına eğilip “Efendim, otur-
maz mısın, çay içer misiniz?” desene!
˗ Efendim, çay içer misin?
˗ Yok, biz gideceğiz. Böyle bir uğrayalım dedik.
˗ Peki, Efendim.
Efendim’le aralarında bir şeyler konuştular, sonra Efendim’i
buradan aldık, yolumuza devam ettik. Vakit iyice geç olmaya başla-
mıştı. Yolda Efendim bize gazeller okuyordu, biz de böyle mest ol-
muştuk. O kadar muhabbet vardı ki yerde miyiz, havada mıyız belli
değildi. Hava karardı. Biz Ankara sokaklarında gezmeye devam edi-
yorduk. “Zafer Ağabey, yavaş git.” diyoruz. Ama Efendim hiç isti-
fini bozmuyor, bize gazel söylüyor.
Ertan kendisiyle yaşadığımız bir olayı kafasına takmış, yol-
larda giderken beni Efendim’e şikâyet etti:
˗ Efendim, taştan himmet istenir mi?
Efendim:
˗ Olur mu? Putperestler taştan himmet ister.
dedi. Ertan da bana bakıp “Oh olsun! Putperest miymişiz?” gibi bir
el hareketi de yaptı. Ben de bir şey demedim.
Ertan’la aramızda geçen olay şuydu: Ertan sağa sola, her
türlü cemaate takılıyor, taşkınlık yapıyordu. İşte Adıyaman’dan
dersli olanlara takılıyor, bunlarla ilgili yaşadıklarını anlatıyordu.