Page 88 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 88
82 Gönlümüz Beraber
˗ Sen kocaman adamsın. Bu çocuklara niye uydun? Hepimi-
zin yüreği ağzına geldi. Dışarılara çıktık, saatlerdir seni göz-
leriz. Sen ne ediyorsan!
Efendim de:
˗ Hacı Hanım, üç tane delikanlı! Yıkanmışlar, abdest almış-
lar, elbiseleriyle hazırlanmışlar, beni götürmeye gelmişler.
Kırsa mıydım?
demiş. Akşam namazından sonra yemek yendi, sohbet oldu. Artık
hatmeye oturacağız. Çetin Ağabey yanıma geldi ve aramızda şu ko-
nuşma geçti:
˗ Ağabey, sana bir şey soracağım, ama gülme!
˗ Buyur Ağabey.
˗ Bugün Hazret-i Pîr bizim dükkâna geldi mi?
˗ Evet Ağabey, birlikte geldik.
Meğerse Çetin Ağabey hâl geçirdim sanmış. Çünkü Efen-
dim’i tıraş etmek için Tekke’ye son gelişinde Tekke’den birileri
buna bazı hareketler yapmışlar. Bunu da Hazret-i Pîrden bilmiş. Çe-
tin Ağabey sonra bana:
˗ “Beni istemiyorsun demek ki! Daha tekkene gelmeyece-
ğim.” deyip Efendim’e küstüm. Üç haftadır Tekke’ye gel-
miyordum. Bu olay başıma gelince “Acaba Efendim gön-
lümü almak için bana maneviyatta bir hâl mi yaşattı?” diye
düşündüm. O yüzden sana bu soruyu sordum.
dedi. Bir sonraki hafta Yaşar Ağabey “Biz Boral’dan Efendim’i al-
mayalım” diye tedbir almış ve “Efendim, artık sizi hep biz götüre-
ceğiz.” demiş. Bu sefer Yaşar Ağabeyin arabasının arkasına Cumhur
Ağabey binmiş. Cumhur Ağabey’e “Efendim yolda ne yaptı?” diye
sorduk:
˗ Yok gardaş, İncek’e kadar uyudu.
dedi. Daha sonra bizim kaçırma olayımız duyuldu. Başka yerlerde
de bunu taklit etmeye çalışanlar oldu, ama başaramadılar. Mesela
Temmuz 1994’te Bor’da Harun Hoca ve Aydın Hocaların da bizim-
kine benzer bir girişimleri oldu.