Page 105 - Gülden Bülbüllere 5 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 105
100 Gülden Bülbüllere
Dudaklarından çıkan kelâmlar da hep sırdır. Çok esrarlı, manalı,
sırlı kelâmlar zuhur eder. O sözlerden anlayamayan, bilemeyen, bi-
fehim; fehim edemeyen çok gafil insanımız var.
Gönlüme nakş oldu hubb-ı cemâli
İşte bu bizde rabıtadır.
Terk eyledim cümle hep kîl ü kali
Dünyâ-perestlerin çok ise mâli
Bizim de İmâm-ı zamanımız var
Cemal, yüzdür; hûb da sevgidir. Onun yüzünün sevgisi, gönlü-
me nakış oldu, işlendi diyor. İşlenmesiyle gönlümde daha hep kîl u
kal çıktı. Herhangi bir şey varmış yokmuş, olsun olmasın, her şey
çıktı diyor. Dünyaperestlerin malı çoksa bizim de İmam-ı zamanı-
mız var. Ne yapacağım dünyayı, ne edeceğim dünya malını?
"Men aref" sırrına vâkıf olmuşam
Nefsim ile hem Rabbimi bilmişem
Mutmainne kal’asına girmişem
Gayet de bir metin hisarımız var
“Men aref” sırrına vakıf insanda daha gaflet kalmıyor. Yani hiç
Allah’ı unutmuyor. Hiçbir adımı boş atmaz, yürürken de unutmu-
yor, hiçbir nefesini boş vermez.
“Men aref” sırrı budur. Böyle olanlar ancak Rabbısı’nı biliyor.
2
Hiç unutmayacak ki “Nefsini bilen Rabbısı’nı biliyor. ”
"Men aref" sırrına vâkıf olmuşam
Yani ben Rabbim’i o kadar bilmişim ki hiçbir zaman unutmu-
yorum. Mutmainne kalesine ise Cenâb-ı Hakk buyuruyor ki: “Elâ
3
bi zikrillâhi tatmainnül kulûb ” “Sizin kalbinizi ancak zikrullah
doyurur, başka bir şey doyurmaz.” İşte o zaman insan mutmainne
kalesine giriyor, daha onda gaflet kalmıyor. Onun karşısında daha
muhalefet ve düşman yok.
2 Eşrefoğlu Rumi, Müzekkin Nufüs, s. 527.
3 Ra’d, 13/28.