Page 125 - Gülden Bülbüllere 5 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 125

120                                         Gülden Bülbüllere

            Bu ahit Nakşibendi Halifesi Yakub-u Çerhî Hazretleri’nde taze-
          lenmiş, yenilenmiş, Ubeydullah Ahrâr Hazretleri’ne yetkiyi vermiş.
            Ubeydullah Hazretleri’nin ismi kitapta Taşkentli Havace, Hâce-
          i Ahrar geçiyor. Bunun doğuştan zikri, fikri, kârı, kemali varmış.
          Annesinden  doğmuş,  dünyaya  gelmiş,  annesinin  memesini  kırk
          gün tutmamış. Kırk günden sonra meme emmeye başlamış. Sonra
          yürümeye  başlamış,  konuşmaya  başlamış,  Allah’ı  zikrediyor  hiç
          gafil değil.
            Yedi yaşında okula giderken bir gün çamurdan geçeyim derken,
          ayakkabısını  çamur  çekmiş,  pabucu  çamurda  kalmış.  Pabucunu
          almak  için  dönmüş,  orada  pabucunu  alıncaya  kadar  zikrinde  bir
          boşluk  görmüş.  Orada  yaşlı  biri  çift  sürüyor.  Demiş  ki  “Bak  şu
          amca çok zahmetli  iş görüyor  da  hiç  Allah’ı  unutmuyor.  Sen  bir
          pabucunu alıncaya kadar niye Allah’ı unuttun?” diye kendi kendi-
          ni dövmüş. Öyle dövmüş ki yüzünde parmaklarının eseri bir hafta
          gitmemiş,  görülmüş.  Fakat  on  iki  yaşıma  girdiğimde  anladım  ki
          sadece bende bu ayıklık var, insanlarda gaflet var, diyor.
            Bu mübarek doğu illerinde her tarafı gezmiş. Horasan,  Mave-
          raünnehir,  Taşkent,  Semerkant,  Buhara  hep  gezmiş  meşayih  ara-
          mış. Meşayihleri görüp geçmemiş, hepsine malen ve bedenen hiz-
          met de görmüş, oralarda kalmış ama hiçbirinden nispet almamış,
          hiçbirine mürit olmamış.
            Meşayihlerden bilhassa Nizameddin Hâmûş mübarek de onu is-
          temiş, var gücünü sarf etmiş ki Ubeydullah Hazretleri’ni alamamış.
          Nizameddin Hâmûş da öyle bir tasarruf sahibi ki kime baksa ölü-
          yormuş. Onda Celal sıfatı varmış.
            Evliyaullahta Cemal sıfatı ve Celal sıfatı vardır. Ama velilerin
          hepsi Celal sıfatını kullanmazlar. Ekseri cemal sıfatını kullanırlar.
          Celal sıfatını kullanmazlar ama velilerde iki meşrep vardır: Hazreti
          İsa meşrepli, İsevi meşrep; Hazreti Musa meşrepli, Musevi meşrep.
          Hazreti Musa celalli mübarek, Hazreti İsa da çok mülayimdir.
            Bir de Ebubekir Sıddık meşrepli, Hazreti Ömer meşrepli denir.
          Hazreti  Ebubekir  çok  mülayim.  Hazreti  Ömer  de  çok  celallidir.
          Fakat onların celali bizim anladığımız gibi değildir. Onların celali
          haktır, Hakk’tan tecelli ediyor.
   120   121   122   123   124   125   126   127   128   129   130