Page 136 - Gülden Bülbüllere 5 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 136

Tasavvuf Sohbetleri 5                                   131

            Sönecekken yandı büyüdü, yandı büyüdü. Yaktıkları ile güç al-
          dı, büyüdü. Ama yakacak bir şey bulamayınca ne olacak? Sönecek.
            Böyle işte aşk çoğaldıysa kalpte olan her şeyi atar, yakar, yok
          eder, giderir. Ama kalpte hiçbir şey bulamadıysa, bu sefer ne olur?
          Salih Baba işte ne buyurmuş:
                 Karşına almışken gonca gülünü
                 N’oldu sana terk eyledin ilini
            Cezbenin,  evet  aşkın  sınır  yok.  Aşkta  büyüklük,  sınır  olmaz
          ama  aşkın  sonu  mahviyet,  yokluktur.  İşte  aşk  da  sönüyor.  İnsan
          aşktan da geçiyor. Yani siniyor, gizleniyor.
            Cezbe sahipleri de cezbelerini bir hüner gibi bir marifet gibi al-
          mayın, cezbeden geçmeye bakın, cezbeyi teskin etmeye bakın. Onu
          söndürmeye, sindirmeye bakın.
            Çünkü niçin? Bunun iki türlü zararı var: Bir şöhret oluyor. Cezbe-
          yi bilenler, arzu edenler, gıpta edenler için bende de olsaydı bu cezbe
          diyebilir. Ama kaç tanesi bunda olan cezbe bende de olsaydı, diyor.
            Bir de ona muhalefet edenler, yani inkâr edenler de var. Cezbe
          haktır, hakkı inkâr küfürdür. Hâlbuki insan ne kendini methettire-
          cek  ne  de  zemmettirecek.  Ne  övdürecek  ne  dövdürecek,  makbul
          olan insan budur.
            Ancak kendi methediliyorsa, o kendisinden değildir. Ama ken-
          disi ben şu ameli yapayım, şu iyiliği yapayım; şöyle göstereyim,
          böyle göstereyim, beni methetsinler, sevsinler demek bu varlıktır,
          riyadır.
            Bir  de  kendisini  zemmettirmesin.  Çünkü  kendini  zem  ettirirse
          zem edenlere, onların günahına sebep oluyor.
            Öyleyse kendisine ne kadar dengeyi sağlamalı ki ne övdürsün
          ne de sövdürsün.
            Ama dövülür, olur ya:
                 Söğütte hiç biter mi bir tatlı elma
                 Yarılıp, yıkılıp aşlanmayınca
                 Kişi kendiliğinden veli olur mu
                 Sövülüp dövülüp taşlanmayınca
   131   132   133   134   135   136   137   138   139   140   141