Page 219 - Gülden Bülbüllere 5 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 219
214 Gülden Bülbüllere
Diyor ki bu dünyayı sevdiğin için nefsin bu suretlerle, yalanlar-
la seni oyalıyor, aldatıyor. Bu mecazlarla, batıl şeylerle, suretlerle
seni aldatıyor. Hâlbuki dünyaya ahireti sevesin, ahireti kazanasın
diye geldin.
Bulup bir Mürşidi kâmil özün ol şeyhe teslim et
Gulam olup kapısında bırak şöhret ile şanı
Diyor ki kurtuluş için bir Mürşidi kâmil bul. O şeyh bilendir.
Ona sen kendini teslim et. O neyi bilir?
Senin nimetini sana bildirir. Senin senliğini sana bildirir.
Bu nedir? Bu ancak “Bir insan nefsini hakke’l-yakîn bilmezse
7
Rabbısı’nı da hakke’l-yakîn bilemez. ” Nefesinden arif olmazsa
Rabbısı’nden arif olamaz. Onun için muhakkak ki bir insan:
Okuruz ders-i “areften Hızr”ın olduk mahremi
Veyahut da,
“Men aref” sırrına vakıf olmuşum
Nefsim ile hem Rabbim’i bilmişim
Mutmainne kal’asına girmişim
İnsanların “Men aref” sırrına vakıf olması için, Allah’tan ayık
olması için her nefesinde ayık olacakmış. Hiçbir nefesini gaflette
geçirmeyecekmiş.
Bulup bir Mürşid-i kâmil…
Yani yetişmiş bir kâmil mükemmil Mürşit bulursan, seni de ye-
tiştirir.
O, irşat, şad olmuş, seni de şad edecektir. Mürşitten mana budur.
O, kemale ulaşmış, seni de kemale ulaştıracak. Mürşid-i kâmil-
den mana budur.
O şeyhe özünü teslim et. Sen maksadını, gayeni bilemezsin.
Ona özünü teslim et ki o sana bildirsin.
7 el-Aclunî, Keşfu'l-Hafâ, 2/262.