Page 216 - Gülden Bülbüllere 5 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 216

Tasavvuf Sohbetleri 5                                   211

          disini yakarsa, o aşk kalpte tecelli ettiğinde bütün orada ne varsa,
          putları, hep yakar, giderir, siler, diyor.
            Bunlardan anlaşılıyor ki, dünyaya gelmekle beşer dilberlerinden
          bir güzel saydına gelmiştin. Bu dünyaya bir av avlamaya geldin.
          Bu  “Beşer  dilberlerinden  bir  güzel…”  bir  meşayihi  tanımaktır,
          bulmaktır. O meşayihin mahiyetinde kendisinin ahlâk-ı zemimele-
          rini bütün vücuttan atıp da ahlâk-ı hamideleri elde etmektir. Güzel-
          likten, şikârdan mana bunu elde etmektir.
            Sen ahd-i misakı unuttun, dünya seni şikâr etti. “Seni sayd ey-
          lemiş dünya…” seni dünya avladı, dünyaya av oldun, diyor.

                 Uyan gaflet meyinden kalk bu derdin çaresine bak
                 Kemendi boğazına tak ara bul kâmil insanı
            Diyor ki bu gaflet uykusundan uyan. Bu gaflet uykusunda olan
          kimdir?  Hadis-i  şerifte  buyuruyor,  “İnsanlar  uykudadır,  ölünce
                  3
          uyanırlar. ”  Ne  demektir?  Eğer  insanlar  Allah’ı  zikretmiyorsa,
          Allah’ı hatırlamıyorsa gaflet uykusundadır.
            Nasıl ki zahirde bir insan uyursa, uyuduğu zaman hiçbir kâr sa-
          hibi olamaz. Mesela insanın gideceği uzun bir yolculuk olsa, tek
          bir vasıtayla oraya gidecekse ve başka vasıtası yoksa. Uyuyup ka-
          lır, o vasıtayı kaçırırsa o yola gidebilir mi? Daha o yola gidemez, o
          yolculuğu  da  yapamaz.  İnsanları  gaflet  böyle  ma’nevî  yolcuktan
          geri koyuyor. O zaman:

                 Uyan gaflet meyinden kalk bu derdin çaresine bak
            Bu derdin çaresi; seni Cenâb-ı Hakk bu dünyaya noksan sıfatla
          getirdi, bu noksan sıfatını burada tamamla. Yunus Emre ne buyur-
          muş?
                 Taptuk’un tapusunda kul olduk kapusunda
                 Yunus miskin çiğ idik piştik elhamdülillah
            Taptuk’un kapısına geldiğimde çiğ idim, ham idim. Bu kapıda
          piştim, olgunlaştım, diyor.

          3   İhya-yı Ulumiddin, c. 8, s. 260.
   211   212   213   214   215   216   217   218   219   220   221