Page 220 - Gülden Bülbüllere 5 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 220
Tasavvuf Sohbetleri 5 215
Gulam olup kapısında bırak şöhret ile şanı
(…)
Hakkikat erleri çoktur bu gülzâr-ı cihan içre
Muhammed Pîr-i Sami’dir kamunun şah-ı merdanı
Benim şeyhim pîrim şahım kamunun şah-ı merdanı
(…)
Kusurum çok diye Salih ayağın kesme bâbından
Ulüvv-i himmeti boldur tamam eyler O noksanı
Diyor ki ne kadar kusurun çok ise, noksanın çok ise ayağını bu
kapıdan kesme. Ama bu kusur, noksan iki kısımdır: Biri var ki
tamamıyla ilimden, amelden, ibadetten ayrılmış; daima kusur işli-
yor, günah işliyor, günaha bölenmiş. Bu şeriat anlamında, zahir
anlamda kusur işliyor.
Fakat bir de var ki tarikatta bir mürit her amelini iradesi lehine
yapıyor. Yaptığı bu amelleri bir taraftan “ben yapamadım, şeyhim
gibi yapamadım, şeyhime layık yapamadım” veyahut da “ihlâs ile
yapamadım bunun hakikatini yapamadım” diye daima kendi eksi-
ğini, kendi kusurunu görür.
Bir taraftan olsa bile tarikatta bu mürit mücadelededir. Nasıl
mücadelededir? Nefs-i emmareden levvameye geçince müridin çok
bunaltılı, sıkıntılı çok değişik halleri vardır.
Levvamede cihadı ekber vardır. Bununla ilgili Peygamber Efen-
dimiz’in hadisi var: “Nefis ile mücadele cihadı ekberdir, büyük
8
cihattır. ”
Ama bir insanın cihad-ı ekberi, nefs-i levvamede oluyor; nefs-i
emmarede değil. Nefs-i emmare zaten küfür sıfatıdır. Yani insan hay-
rı, şerri, günahı, sevabı, helali, haramı ayırıyor tatbik ediyorsa nefs-i
levvameye geçiyor. Nefs-i levvamede onun büyük cihadı vardır.
Orada ister ki nefs-i mülhimeye geçsin. Bir taraftan da emmare
onu çekiyor. İkisinin arasında onu mülhime de çekiyor, onu emma-
8 Vesail’uş Şia, c. 11, s. 122.