Page 263 - Gülden Bülbüllere 5 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 263
258 Gülden Bülbüllere
onu da İslâm halifesi seçtiler. Ama Harun Reşit o kadar saltanata
düşkün, o kadar da dikte bir padişahmış. Halkın halini pek sormaz,
kendisi saltanatına zevkine düşmüş, hiç halkın zârından, intizârın-
dan haberi yokmuş.
Fakat âlimlere de bir hürmeti varmış. Âlimlerden bir tanesi de-
miş ki:
— Ben padişahımla görüşmek istiyorum.
Padişahı göstermemişler, kimseyi ziyaretçi kabul etmiyor, de-
mişler.
— Sen padişaha, halifeye git filanca âlim seninle görüşmek is-
tiyor, deyin.
Padişah da:
— Müsaidim gelsin, demiş.
Hâl hatır ettikten sonra âlim şöyle diyor:
— Ya halife-yi müminin, ey yeryüzünün halifesi, sen düşün ki
o kadar susuzsun (bu hikâye takvimin dalında yazılıydı) ama bir
bardak su da yok ve bulunmuyor. Bir bardak su eline geçerse
ölümden kurtulacaksın, eline geçmezse öleceksin. Yalnız bir bar-
dak su bulunmuş, o da çok pahalıdır. Sana diyorlar ki saltanatını
ver ki bu suyu verelim. Verir misin?
— Elbette veririm, can her şeyden kıymetlidir, demiş.
— Şimdi bir bardak suyu içtin, bu sefer de bunu çıkaracaksın,
ama çıkaramıyorsun. Bu sefer de çıkaramazsan öleceksin. Deseler
ki saltanatını ver ki o vücudunda olan suyu çıkarabilesin. Verir
misin?
— Elbette veririm, demiş.
— Ey halife, bir bardak suya değmeyen bu saltana niye bu ka-
dar kıymet veriyorsun?
O zaman Padişah bundan etkilenmiş, çok değişmiş. Saltanatın-
dan zevkinden vazgeçmiş.
Evet, efendiler bizim bütün ibadetlerimiz, amellerimiz bir bar-
dak suyun karşılığını ödeyemez.