Page 357 - Gülden Bülbüllere 5 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 357

352                                         Gülden Bülbüllere

          gidiyor, anarşiye soyunuyor, yok olup gidiyor. Demek ki fikir de
          bizi istikametten kaydırmaz.
            Bir de zikir vardır. Zikir de Allah’ı unutmayacağız. Allah’ı unu-
          tursak eğer karanlıkta kalıyoruz. Allah’ı unutmazsak eğer aydınlık-
          tayız.
            Bugün mesela maddiyatta da aynıdır, karanlıkta olan bir kimse
          bir kâr sahibi olabilir mi? Karanlıkta olan bir kimse kendisini düş-
          mandan koruyabilir mi? Koruyamaz.
            Onun için çok ibret alacağımız yine kitapta yazılı olan bir misal
          vardır. Cenâb-ı Hakk Süleyman aleyhisselama ne yapmış? Bütün
          ne  varsa  ona  müsahhar  etmiş.  Denizdekileri  de  havadakileri  de
          kuşları,  cinleri,  perileri  hizmetine  vermiş.  Cenâb-ı  Hakk  havada,
          denizde,  karada  ne  kadar  canlı  varsa,  Süleyman  aleyhisselam’ın
          emrine vermiştir. Rüzgârları da onun emrine vermiştir.
            Bir özel binek kuşu varmış. Bir gün bu kuşa biniyor. Diyor ki:
            — Ya kuş beni semaya yükselt.
            Kuş bunu alıp birlikte semaya çıkıyorlar. Havaya çıktıkça yer
          toparlanıyor. Tabii bir cismin uzaktan büyük parçası görünür, kü-
          çüğü görünmez. Kürre-i arzın da su, kara topraklardan çok olduğu
          için  öyle  yükseliyorlar  ki  daha  kara  toprak  parçası  görünmüyor.
          Her taraf su görünüyor. Fakat kuş çıktıkça da yeri gözetliyor. Sü-
          leyman aleyhisselam kuşa soruyor:
            — Sen kara parçalarını, yeri görüyor musun?
            — Görüyorum.
            Süleyman aleyhisselamın daima gözü yerde, bakıyor ki daha su
          da  görünmüyor.  Çıkıyorlar  artık  bir  duman  hâlini  aldı,  aşağıya
          bakıyor ve kuşa soruyor:
            — Sen yeri görüyor musun?
            — Görüyorum.
            — Allah Allah.
            Süleyman aleyhisselam çıkıyorlar, bir bakıyor ki karanlığa gir-
          diler.  Aşağıya  bakıyor  karanlık,  hiç  ışık  görünmüyor,  her  taraf
          karanlık, zulmet mahalline girdiler. Yine kuşa soruyor:
   352   353   354   355   356   357   358   359   360   361   362