Page 81 - Gülden Bülbüllere 5 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 81
76 Gülden Bülbüllere
varit olmuş. Onlardaki havf neymiş? Yani onların havfi ben Al-
lah’a karşı kusur işlerim, günah işlerim değil. İşte onlardaki havf
ahva makamındadır. Onlarda bir makamdır. O makama ulaşmışlar
o ayeti celile de onların hakkında varit olmuş, tecelli etmiş. Onlar-
da bir havf var. Ne havfi var? Onlardaki havf, ulaşmış oldukları bir
makam, üzerlerine almış oldukları vazifenin, görevin havfidir.
Bizim de bir vazifemiz, görevimiz var. Biz de ahd-i misakımız-
11
da Cenâb-ı Hakk’a bela dedik. “Elestü bi Rabbiküm ” fermanına
karşı biz bela dedik. O belayı geldik burada tekrar tazeledik. Nere-
de? İşte meşayih huzurunda istiğfar edip de elinden tutup “Sen,
şeyh efendiliğe kabul ettin mi?” sorusuna, “Kabul ettim.” demekle
o belayı, kabulü tazelemektir.
İkinci kere dünyaya doğup geliyorsun. Her bir günahından hep-
sinden kurtuluyorsun. Kul hakkı bile sende kalmıyor. İnanın bak,
Şeyh Efendimiz’in sohbeti, büyüklerimizin bize emridir.
Ama bunu zahir ulemâ kabullenmesin, ne edelim? Onlar muha-
lefet ediyor, onlar çünkü anlayamıyorlar.
Âlimlerde bir esrar var, velilerde bir esrar var. Âlimler velilerin
esrarını, ilmini bilemiyorlar. Onlar çünkü satırdan okumuşlar. Ama
Evliyaullah kalbinden okuyor. Evliyaullah’ın hocası Allah’tır, Le-
dünni ilmi öyledir.
Ledünni ilmini okuyorsa hocası Allah’tır. Müzakerecisi de Re-
sulullah.
Onun için demek ki tarikatımızın büyük ameli tevazudur. Eğer
keramet istiyorsanız, keramet de insanlarda bir varlıktır. Keramet-
ten de geçmek lazım. Büyük keramet insanlarda Allah havfi, Resu-
lullah’ın havfi, Meşayihinin havfidir.
Acaba benim Meşayihime layık olmayan bir halim var mı?
Acaba benim yemem, içmem, almam, vermem, ibadetlerim, ame-
lim, sözüm, hareketlerim şeyhime uyuyor mu? Bak bunun havfini
çekin. İşte keramet istiyorsanız budur.
11 A’râf, 7/172.