Page 98 - Gülden Bülbüllere 5 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 98
Tasavvuf Sohbetleri 5 93
Gören, görünen bir oluyor.
Gören de görünen ol can değil mi?
Nimetleri insanlar için halk etmiş. Onun için Cenâb-ı Hakk:
“Biz velilerimizi yeşil kubbemizin altında gizlemişiz, onları bizden
15
başka kimse bilen yok. ” Sen ben ne bileceğiz, nasıl bileceğiz?
Salih Baba onun için buyurmuş ki:
Salihem şeyhim güneştir ben anın bir zerresi
Zerre hiç eyler mi asla şems-i taban ile bahs
Küllî iradeye karşı cüz’î irade bir zerredir. Kâinatı aydınlatan
bir güneşin ışığına ait bir zerredir veya bir okyanusa karşı bir dam-
ladır. Damla demek suyun çöpe bulaşan kısmıdır. Çöpü daldırdın
suya soktun, çöpe bulaşan kısmı gibi cüz’î irade, küllî iradeye karşı
öyledir.
İnsan küllî iradeye ulaşır. Allah'ın zat nurunu görür ama ona sı-
nır ölçemez ve ondan bahis de yapamaz.
Künh-i Zât'ı kimse bilmez bu yola etme heves
Lâl olur dil bu arada bil ki katl olur nefes
Diller lâl olur, nefesler tükenir, Allah'ın zatından bahis olmaz.
Sen mukayyed Zât-ı Mutlaktan sakın eyleme bahs
Fark'ı Cem'i anlamaktır bu muammadan garaz
Ne kadar bilirsen bil ancak farkı cem'i bilirsin.
Cem'den mana Allah'ın zatı, azametidir.
Farktan mana halkiyattır.
Bu halkiyat de çok farklıdır. Birbirinden farklı, farklı ta ki Pey-
gamber Efendimiz’de sona eriyor, bitip gidiyor. O da öyle buyur-
muş, “Bu kadar yükseldiğime rağmen Rabbimi hak marifetiyle
bilemedim.”
Tabii ki bizler için de çok büyük müjdeler vardır. Nedir o müj-
deler? Mesela birisi şu:
15 Eşrefoğlu Rumi, Müzekkin Nufüs, s. 309.

