Page 94 - Gülden Bülbüllere 5 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 94
Tasavvuf Sohbetleri 5 89
aydınlığın farkını. O zaman girmesin o karanlığa da girsin aydınlı-
ğa, karanlıktan çıksın. Karanlığa niye giriyor?
Karanlıktan mana gaflettir, cehalettir. Cehaletten mana, günah
sevap bilmez, hayır şer bilmez. Hep günah işler, ameli yok, günahı
çoktur.
Aydınlıktan mana bütün yasaklardan kaçıyor, Allah'ın yasakla-
dığı, şerden, günahtan, haramdan kaçıyor.
Onun için Cenâb-ı Hakk biz insanları “Lekad halaknel insâne fî
9
ahseni takvim. ” “İnsanları kıymetli halk ettik.” buyuruyor. Güzel
halk ettik, büyük halk ettik, buyuruyor.
İnsan hem ahsen-i takvim, çok kıymetlidir. İnsan noktayı kübra,
büyük varlıktır. Kemal sıfatı sahibi olursa insan çok da güzeldir.
Beşeri sıfattan kemal sıfata geçerse çok da güzeldir. Ama bu güzel-
lik, bu büyüklük, bu kıymet iç âleminde, gönül âleminde, ruh âle-
mindedir, cisimde değil.
Gider bu "Ahsen-i takvim" bozulur
Varıp hep yerli yerine dizilir
Eğer insan bu ahsen-i takvim kıymetini bulamazsa bozulur.
İnsanlarda bu ahseni takvim demek; insanlarda kutsal makamlar
vardır. O kutsal makamları insanlar elde etmezse, o zaman kıyme-
tini bulamıyor, büyüklüğünü, güzelliğini elde edemiyor.
Bu kutsal makamlar insanın göbekten yukarısındadır. Mesela
kalp makamı var. Kalbin cismi de var, ufak da olsa bir et parçası-
dır. Ama o kalp sadece et parçasından ibaret midir? O kalpten neler
gelip geçiyor, insan o kalbinde neler düşünüyor. Aslında bizim
gördüğümüz bildiğimiz kalp bu da değildir. Sadece kalpten gelip
geçenler değildir. Kalp açılırsa bir seyri vardır. O nasıl bir seyirdir?
Nasıl ki Nakşibendi Efendimiz Yakub-u Çerhî Hazretleri’nin
ayağına basmış, onda kalp âlemi açılmış. Bakmış ki o yerler, gök-
ler, denizler bütün hep kendi kalbinde bulunuyor. Bu cisim de bü-
yümüş böyle hepsini içerisine almış.
9 Tîn, 95/4.