Page 97 - Gülden Bülbüllere 5 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 97
92 Gülden Bülbüllere
— Şüphe yok ki Cenâb-ı Hakk: “Âlâ innehü bi küllî şey’in
12
muhît ” bütün eşyayı azameti ile ihata etmiştir. Bu manaya bu ayet
müşahittir. Ama zahir ulemâ bunu tevil etmezse…
Korkmuş bundan yok, hayır demiş. “Kad ehâta bi küllî şey'in
13
ilmâ ” ilmi ile ihata etmiştir. Bak bir de bu var. Bu da Cenâb-ı
14
Hakk’ın ilmi “Ve hüve âlâ küllî şey'in kadîr ” Bir de kuvveti ile
ihata etmiştir. Aradan zaman geçmiş, demiş ki Mevlana şüphe yok,
öyle itikat etmek lazım ki “Âlâ innehü bi küllî şey’in muhit”. Şöyle
demiş:
— Şimdi sen bunu kabullenemiyorsun ama bir gün sen de elve-
rir.
O hâl onda tecelli etmiş.
Demek ki Cenâb-ı Hakk'ın esma nuru var. Sıfat nuru var. Zahir
ulemâ esma nurundan, sıfat nurundan bahsederler. Zat nuruna ge-
lince diller lâl olur, konuşamıyor.
Künh-i Zât'ı kimse bilmez bu yola etme heves
Lâl olur dil bu arada bil ki katl olur nefes
Allah'ın zatından bahis olmaz. Büyüklüğünü bileceğiz, büyük-
lüğünün nihayeti, sınırı yoktur. Ne kadar âlim olursa olsun. Pey-
gamber Efendimiz bile “Bu kadar yükseldiğine rağmen Rabbimi
hak marifetiyle bilemedim.” buyurmuş.
Allah’ın künhü zâtını o da bilememiş. Ama işte onun için insan
zat nuruna ulaşırsa:
Gördüğü nedir bilemez
Kendini yoklar kendini bulamaz
Kendi yok, bir şey görüyor ama o gördüğünün de ne olduğunu
bilemiyor. Çünkü niye?
Gören de O görünen de O.
12
Fussilet, 41/54.
13 Talâk, 65/12.
14 Mülk, 67/1.