Page 168 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 168

Altın Silsile                                           151

          den  tutup,  çamurdan çıkarıyor.  O  anda  gözünü  açıyor.  Açıyor  ki
          Emir yakınına gelmiş onun yüzüne bakıyor ve diyor ki:
            —Fatıma evlatlarının gücünü bu yönde de kullanıyorlar ki, ça-
          mura düşenleri kurtarsınlar. (GB1)
          …
               Nakşibendi Efendimiz Hazretleri hem daha doğmadan evvel o
          zamanın  en  büyük  meşayihlerinden  Muhammed  Baba  Semmasi
          Nakşibendi Efendimizin köyünün muhitinden geçiyor. Köyün ismi
          “Kasrı Hinduvan”. Buhara’ya on iki fersahlık bir mesafedeymiş. O
          köyün muhitinden ihvanlarıyla beraber geçerken o köyün hududu-
          na gelmiş, ırakta, daha köye girmeden köye doğru dönmüş istin-
          şak-ı hava yapmış, derin bir nefes almış. Hikmetini sormuşlar:
            —Nedir efendim sizin bu köye doğru derin bir nefes almanız-
          daki hikmet nedir? Buyurmuş ki:
            —Buradan büyük bir merdan-ı Hüda’nın kokusunu aldım. He-
          nüz dünyaya gelmemiş. Öyle bir merdan-ı Hüda ki bunun ayakları
          bütün zirûh-ı evliyanın omuzunda olacak.
            Böyle buyurmuş mübarek. Artık ne kadar yol gelmişler. Yine
          bir dem çekmiş. Demiş ki:

            —Bu koku çoğaldı. Muhakkak o dünyaya gelmiştir. Gidelim de
          onu ziyaret edelim.
            İhvanlarıyla beraber köye gitmişler. Muhammed Baba’yı Nak-
          şibendi Efendimizin babası veya dedesi tanırlarmış. Çocuğu getir-
          mişler, zaten getirmeseler onun için köye gitti isteyecek. Onu ziya-
          ret  edelim,  dedi.    Getiriyorlar  çocuğu,  Muhammed  Baba  ismini
          Muhammed Bahaeddin koyuyor. Diyor ki:
            —Ben bunu oğulluğa kabul ettim.
            O  zaman  Emir  Külal  Hazretleri  Muhammed  Baba’nın  hizme-
          tindeymiş. Emir Külal de Evlad-ı Resul Fatıma evlatlarından. O da
          çok  büyük  Evliyaullah fakat  henüz  daha  irşad  olmamış,  ona  izin
          verilmemiş. İşte o zaman Emir Külal’e demiş ki:
            —Ya Emir Külal, bu çocuk bize yetişemez. Ben ihtiyarım, Piri
          faniyim.  Bizi  bulamayınca  size  gelir.  Ben  bunu  oğulluğa  kabul
   163   164   165   166   167   168   169   170   171   172   173