Page 171 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 171

Gülden Bülbüllere

          lah’ın emrini yapar. Ama onun da bir özelliği vardır, bir terakkisi
          vardır, kerameti de vardır, bir kemâl sahibi de olmuştur. Fakat bu
          mürşitsiz olmuyor. Onun yine bir mürşide ihtiyacı var. Mürşit onun
          ateşini yakacak, çakacak. Kalbindeki ateşini çakacak. (GBT)
          ...
               Bizim  tarikatımız  Nakşî  tarikatı.  Nakşî  tarikat  diye  niye  söy-
          leniyor? Yani, Allah sevgisi kalbimize nakış gibi işleniyor. Onun
          için Nakşî deniliyor. Bu tarikata “Nakşî” ismi nereden konulmuş?
          Nakşibendi Efendimiz Hazretleri zâhirdeki mürşidinden zikir tali-
          mi almamış. Zâhir mürşidi kimdir?
            Emir  Külal  Hazretleri.  Ona  çok  hizmet  etmiş.  Himmet  almış
          ama, ondan zikir almamış. Çünkü Emir Külal Hazretleri “Lâ ilâhe
          illallâh”  çekerek  cehri  zikir  yapıyormuş.  Başını  sağa  sola  çeviri-
          yormuş.  Nakşibendi  Efendimiz  sohbetlerini  dinliyormuş.  Çünkü
          Emir Külal Hazretleri Evlâd-ı Resul, sabavette kerametini gösteren
          bir kimse. Büyük bir evliya. İşte onun sadece sohbetlerini dinliyor.
          Nakşibendi  Efendimiz,  Abdulhalik  Gücdüvani  Hazretleri’nin
          revhâniyetinden almış. Onlar birbirlerini zâhirde görmemişler.
            Emir  Külal  Hazretleri  sohbet  yapıyor.  Nakşibendi  Efendimiz
          hizmetini yapıyor, himmetini alıyor. Onu çok severmiş, Emir Külal
          Hazretleri. Ama ihvanlar haset ediyorlar. Niye haset ediyorlar? Bir
          yönde onlar da haklı.
            Bizde mesela, icabetse, Şeyh Efendimiz sohbet ediyor. Sohbeti
          dinliyoruz, hatmeden kalkıp gidiyoruz. İşte müritler gelip:
             —Ya  Şeyh  Efendimiz’in  sohbetini  dinleme  veya  zikire  katıl,
          diyorlar.
          Mübarek buyuruyor ki:
            —Ben sizin zikrinizi inkâr etmem. Hak’tır. Ama sizin yaptığı-
          nız gibi yapmam.
            Nakşibendi Efendimiz, Emir Külal Hazretleri’nin tekkesinde o
          zamanda kullanılan testiler, küpler, çömlekler yapıyor. Topraktan
          yapıyorlar,  karıyorlar.  Toprağını  getirenler  ayrı,  çamuru  yapan
          ayrı, şekil verenler ayrı. Bir taraftan yapılıyor bir taraftan fırında
          pişiriliyor. Fırını her gün yakarlarmış. Güveçleri, çömlekleri koyar-
   166   167   168   169   170   171   172   173   174   175   176