Page 172 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 172

Altın Silsile                                           155

          larmış, sabaha kadar pişermiş. Sabahleyin alırlarmış. Fırını her gün
          bir  derviş yakıyormuş.  Bir  gün  Nakşibendi  Efendimiz’e  demişler
          ki:
            —Bugün sıra sende. Fırını yakacaksın.
            Fırının bir yanma saati var. Vakit geçmiş. Yine yakmamış. Da-
          ha vakit geçmiş yine yakmamış. Tabii, bunu sevenler var, sevme-
          yenler var.
          Sevmeyenler:
            —Fırını yakmazsa, çömlekler pişmez, sabahleyin ne yapacağız,
          Şeyh Efendimiz kızar, diyorlar.
            —Kardeşim siz karışmayın. Sabahleyin güneş doğarken pişmiş
          olarak alacaksınız, demiş.
          Onda olan harâret fırını kızdırmış, çömlekleri pişirmiş.
            Sabahleyin  fırını  açıyorlar  ki  altın  gibi  olmuş  çömlekler,  üze-
          rinde “Lâ ilâhe illallâh” yazıyor. Bir türlü bakamıyorlar. Gözlerini
          kamaştırıyor. Çömlekleri antika olarak saklıyorlar.
            Bundan  dolayı  da  Nakşibendi  Efendimiz’e  bu  isim  veriliyor.
          Nakış nakış çömlek çıktığı için. (GB3)
   167   168   169   170   171   172   173   174   175   176   177