Page 174 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 174
Altın Silsile 157
Osmanlılarda Fatih Sultan Mehmet zamanında. Bu Abdulkadir
Geylani, Necmeddin-i Kübra, Ahmed-i Sühreverdiyye, Çeştiyye
Hazretleri ise ne kadar çok evvel yaşamışlar. Asırlar geçmiş ara-
dan. Mümkün mü bunları zâhirde görmemiştir.
Ama Nakşibendi Efendimiz onların ruhundan yetişmiş, onların
ruhundan feyiz almış. Onların ruhu nasıl ki bir hoca, bir öğretmen
okulda talebesine ders vermişse onların ruhları da ona ders vermiş.
Bu nasıl olur?
Evvela mürşidi Abdulhalik Gücdüvani Hazretleri’dir. Abdulha-
lik Gücdüvani Hazretleri’nin de hocası Hızır Aleyhisselam’dır,
“Havace” ismi oradan geliyor.
Hızır Aleyhisselam Abdulhalik Gücdüvani Hazretleri’ni yetiş-
tirmiş. Nakşibendi Hazretleri onu da görmemiş, aralarından iki
buçuk, üç asır var.
Demek ki burada anlaşılan; her şey misalle anlaşılır, hani fakül-
te okuyan bir talebenin tarih hocası olur, coğrafya hocası olur, işte
edebiyat hocası olur. Bunlar da böyle onun ruhuna bir hocalık
yapmışlar. (GBT)
...
Nakşibendi Efendimiz’in dört nehirden almış olduğu feyiz bir
derya olmuş. Silsilede geçiyor: “Ve’l Kâdiriyyeti ve’s Sühreverdiy-
yeti ve’l Kübreviyyeti ve’l Çeştiyye”. Bunların hepsi geçmişte bü-
yük tarikat kurucuları. Onun için Nakşibendi tarikatı bütün tarikat-
ların en büyüğüdür. Bu tarikata layık olalım. (GB3)
…
Peygamberimiz’e Makam-ı Mahmud verilmiş, bir de zahirde
Cenabı Hak: “Kâbe kavseyni ev ednâ” buyuruyor. Allah’a öyle
yaklaşmış ki iki kaşın birbirine yaklaştığı kadar yaklaşmıştır.
Bir insan demek ki bu nimetlerden istifade eder, ama ne kadar
yükselse ne kadar gitse oraya gidemez. Ama oraya kadar da yol
açıktır. Çünkü bu kelâmda:
Himmet-i evliya bize yâr iken
Şâh-ı Nakşibendi ser-hünkâr iken