Page 175 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 175

Gülden Bülbüllere

               Seyyid Tâhâ Sıbgatullah var iken
               “Kâbe kavseyn”e dek seyranımız var
            İşte bu ayeti kerime, “Kâbe kavseyni ev ednâ” “Habibim, sen
          bana iki kaşının yaklaştığı kadar yaklaştın” buyuruyor. Demek ki
          insanlar  için  oraya  kadar  yol  açıktır,  gidemez  başka.  Gidebildiği
          yere kadar gidebilir.
            İşte bu yolu Peygamber Efendimiz’den sonra Nakşibendi Efen-
          dimiz kadar giden olmamış. Bu kelâm onu ifade ediyor.
               Tabii  orası  Peygamber  Efendimiz’e  verilen  bir  makamdır,
          oraya ulaşılmaz. Ne kadar yükselsek oraya da yaklaşıyoruz. Yak-
          laştıkça daha bir nimetimiz farklı oluyor.
            Nakşibendi Efendimiz Mansur Hazretleri hakkında ne buyuru-
          yor?  Muhyiddin  Arabi  Hazretleri,  Mansur  Hazretleri  Nakşibendi
          Efendimiz’den evvel yaşamışlar.
            Bunlarda vecd âleminde şeriata, imana ters düşen kelâmlar ol-
          muş, Mansur “Enel Hakk” demiş. Hâlbuki bunu Mansur’un kendisi
          söylememiş, Mansur bir alet.
            Sanki boş bir boruya, kamışa üfürsen ondan ses çıkar. Çıkan ses
          borudan çıkıyor ama ona bir üfüren var. Üflenmese bu ses oradan
          çıkmayacaktı.
            Mansur  asılmış  ama  Mansur’un  asılmasında  bir  sır,  bir  esrar
          var.  Mansur’u  asmışlar  Mansur’un  dökülen  kanlarından  “Enel
          Hakk” yazılmış. Hani bin tane adam “Enel Hakk” dese de assalar
          onların  dökülen  kanlarından  “Enel  Hakk”  yazılmaz.  Ama  Man-
          sur’un  kanıyla  “Enel  Hakk”  yazılmış.  Düşen  her  bir  katre  kanı
          nereye düşmüşse “Enel Hakk” yazılmış.
            Koca  vücuttan  boşalan  kanlar  “Enel  Hakk”  yazılmasın  diye
          onun önüne geçmek için vücudunu yakmışlar. Bu sefer de külleriy-
          le “Enel Hakk” yazılmış. Dicle Nehri’ne küllerini atmışlar ki şirki
          önlesinler.  Onun  sözünün  küfür  olduğunu  ilân  ediyorlar.  Ama
          edemiyorlar, Dicle’ye atmış oldukları küller çıkmış suyun üzerinde
          yine “Enel Hakk” yazılarak gitmiş. Daha da buna mâni olamamış-
          lar. O zaman küfrünü kaldırmışlar, maktul bu sözünde hatalı söy-
   170   171   172   173   174   175   176   177   178   179   180