Page 298 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 298

Altın Silsile                                           281

            —Derler ki mürşitler Hızır ile konuşurlar. Bizim Hz. Pîr de Hı-
          zır ile görüşüyor mu? Bunu düşünmüş.
            O esnada havadan bir kıratlı tekkeye iniyor. Halbuki orada ara-
          ba kapısı var. İnsanların girdiği kapı var. O demiş ki:
            —Tut bu atı.
            Atı ona tutturmuş. Uzun boylu, siyah cübbeli, başı yeşil sarıklı
          bir zât. Girmiş içeri. Şeyh Efendisi’ne sarılmış. Sonra kafa kafaya
          vermişler.  Fısır  fısır  bir  şeyler  konuşmuşlar.  Ondan  sonra  Şeyh
          Efendisi ne diyorsa, o da “Baş üstüne, baş üstüne…” diyor. Sanki
          bir âmir memuruna emreder gibi. Kutbu’l-Aktâb ve Gavs olanlara
          Hızır  aleyhisselam  gelir.  Her  zaman  gelir  ve  onlardan  emir  alır.
          Sonra  sarılmışlar.  Bir  daha  sarılmışlar.  Hızır  çıkmış.  Dedem  de
          peşinden çıkmış. Binmiş atına, yine havaya gitmiş. Bakın buradaki
          esrara.
            “Bizim Hz. Pîr de Hızır’la görüşür mü?” diye düşünürken ha-
          vadan  gelenin  Hızır  olduğunu  bilememiş.  Bunu  idrak  edememiş.
          Bu insan olsa kapıdan gelirdi.
            O gittikten sonra Şeyh Efendisi:
            —Çavuş merak ediyordun. Kardeşliğini gördün mü? demiş.
            İşte,  o  zaman  ayılmış.  “Ha,  bu  Hızır’dı!”  demiş.  Bunu  bizzat
          Paşam  Hazretleri’nden  dinledik.  İşte  öyle.  Teslim  olmak  lazım.
          Gece-gündüz, her zaman. (GB3)
          …
               Evliyaullah’ın ismi anıldığı yerde revhaniyeti oraya gelir. Rev-
          haniyeti oraya gelince orada şeytan barınamaz, kaçar. Hatta bizim
          şeyh efendimiz (Dede Paşa) yemin ederdi ki:
            —Vallahi, billahi bu gözlerimle gördüm.
            Onun şeyhi de bizim dedemiz Muhammed Beşir Efendi Hazret-
          leri oluyordu. Ve mürşid-i sakaleynmiş o insin, cinnin meşayihidir.
          Cinlerden  çok müridi  varmış.  Buna herkes şahitmiş,  görürlermiş,
          bilirlermiş.
            İşte Dede Paşam buyururdu ki Şeyh efendisiyle beraber tebliğe
          giderken Bir Gelinpertek isminde bir köy varmış, o köye gitmişler.
   293   294   295   296   297   298   299   300   301   302   303